Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÖRE : Turkish Turkish

(bir şeye, bir şeye) uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince

GÖRE : Turkish Turkish

akılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, °nazaran

GÖRE : Turkish Turkish

(birine ya da bir şeye göre) onun yargısınca

GÖRE : Turkish Turkish

sorulursa, düşüncesi sorulursa

GÖRECE : Turkish Turkish

göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen, bağıl, °izafi

GÖRECECİLİK : Turkish Turkish

görecilik

GÖRECEĞİ GELMEK ( YA DA GÖRESİ GELMEK) : Turkish Turkish

görmek isteğini duymak, özlemek

GÖRECELEŞTİRMEK : Turkish Turkish

görece duruma getirmek

GÖRECELİK : Turkish Turkish

görece olma durumu

GÖRECİLİK : Turkish Turkish

ağıntıcılık, °izafiye, °rölativizm

GÖRELİ : Turkish Turkish

ağıntılı, °izafi, °nispi, °rölatif

GÖRELİK : Turkish Turkish

ağıntı, °izafet

GÖRELİLİK : Turkish Turkish

ağıntılılık, bağlılık, °izafiyet, °rölativite

GÖREN : Turkish Turkish

görmek eylemini yapan

GÖRENEK : Turkish Turkish

ir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı, °âdet

GÖRENEKÇİ : Turkish Turkish

göreneklerine bağlı

GÖRENEKÇİLİK : Turkish Turkish

görenekçi olma durumu

GÖRENEKLEŞMEK : Turkish Turkish

görenek durumuna gelmek

GÖRENEKLİ : Turkish Turkish

göreneklerine bağlı; göreneği olan

GÖRENEKSEL : Turkish Turkish

görenekle ilgili

GÖRENEKSİZ : Turkish Turkish

göreneği olmayan

GÖRENEKSİZLİK : Turkish Turkish

göreneksiz olma durumu

GÖRESİMEK : Turkish Turkish

göreceği gelmek, görmek isteği duymak, özlemek

GÖREV : Turkish Turkish

yasa, kural ya da ahlakın yerine getirilmesini gerekli gördüğü yükümlülük

GÖREV : Turkish Turkish

ir kimsenin yaptığı iş, meslek, makam, °vazife