Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
GÜNÜ YETMEK : Turkish Turkish

(gebe için) doğum vakti gelmek

GÜNÜBİRLİK, GÜNÜBİRİĞİNE : Turkish Turkish

ütün bir gün boyunca, gece kalmadan

GÜNÜCÜ : Turkish Turkish

kıskanç, hasetçi, °haset

GÜNÜCÜLÜK : Turkish Turkish

kıskançlık, hasetlik

GÜNÜLEMEK : Turkish Turkish

kıskanmak, haset etmek

GÜNÜN ADAMI : Turkish Turkish

o günlerde çok sözü edilen kimse

GÜNÜN ADAMI : Turkish Turkish

zamanın gereğine göre yön ve tutum değiştiren kimse

GÜNÜN BİRİNDE : Turkish Turkish

elli olmayan bir günde

GÜNÜN EŞİTLİĞİ : Turkish Turkish

geceyle gündüzün eşit uzunlukta olması, °ekinoks

GÜNÜNÜ ( YA DA GÜNLERİNİ) SAYMAK : Turkish Turkish

(kurtulamayacak hasta) son günlerini yaşamak

GÜNÜNÜ DOLDURMAK : Turkish Turkish

elli bir süreyi tamamlamak

GÜNÜNÜ GÖRMEK : Turkish Turkish

kötü bir sonla karşılaşmak, cezaya çarptırılmak

GÜNÜNÜ GÖRMEK : Turkish Turkish

çocuklarının iyi, mutlu günlerini görmek

GÜNÜNÜ GÖRMEK : Turkish Turkish

aybaşı görmek

GÜNÜNÜ GÖSTERMEK : Turkish Turkish

(tehdit yollu) cezalandırmak

GÜNÜNÜ GÜN ETMEK : Turkish Turkish

gününü hoş geçirmek

GÜNYÖNÜ : Turkish Turkish

dağlarda bir vadinin güneş alan yanı

GÜPEGÜNDÜZ : Turkish Turkish

ortalık iyice aydınlıkken, iyice gündüzken

GÜPGÜZEL : Turkish Turkish

çok güzel

GÜR : Turkish Turkish

ol ve güçlü olarak çıkan ya da fışkıran

GÜR : Turkish Turkish

ol verimli, °feyyaz

GÜR GÜR : Turkish Turkish

- gürül gürül

GURBET ÇEKMEK : Turkish Turkish

doğup yaşadığı yerleri özlemek

GURBET ELİ : Turkish Turkish

ir kimsenin doğup büyüdüğü yerden başka yer

GURBET, -Tİ : Turkish Turkish

doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer