Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HAH ŞÖYLE : Turkish Turkish

yapılan bir işin beğenildiğini anlatır

HAHAM : Turkish Turkish

musevilikte din adamı

HAHAMBAŞI, -NI : Turkish Turkish

ir ülkedeki musevi topluluğunun dinsel başkanı

HAHAMBAŞILIK : Turkish Turkish

hahambaşının görevi ya da hahambaşına yardımcı olan örgüt

HAHAMCILIK : Turkish Turkish

ısa'dan sonra musevilerin geliştirdiği dinsel, yazınsal eylem ve öğreti

HAHAMHANE : Turkish Turkish

hahambaşının çalıştığı yer

HAHAMLIK : Turkish Turkish

hahamın sanı ve görevi

HAHHA, HAHHAH : Turkish Turkish

alaylı, yapmacıklı gülüş

HAHNYUM : Turkish Turkish

atom numarası 105 olan, kaliforniyum atomlarının, azot çekirdekleriyle bombardımanından elde edilmiş yapay element, °nilsbohryum, simgesi ha

HAİL : Turkish Turkish

engel

HAİLE : Turkish Turkish

çok acıklı olay

HAİLE : Turkish Turkish

koşuk biçiminde yazılmış ağlatı

HAİN : Turkish Turkish

hıyanet eden, ihanet eden (kimse)

HAİN : Turkish Turkish

zarar vermekten, üzmekten ya da kötülük yapmaktan hoşlanan (kimse), hayın

HAİN : Turkish Turkish

kimi vakit sitemli bir seslenme olarak kullanılır

HAİN : Turkish Turkish

kötü bir niyet taşıyan

HAİN HAİN : Turkish Turkish

kötü bir biçimde, kötülükle

HAİNCE : Turkish Turkish

hain bir anlam taşıyan

HAİNCE : Turkish Turkish

hain bir biçimde

HAİNLEŞMEK : Turkish Turkish

haince davranır olmak

HAİNLİK : Turkish Turkish

hain olma durumu ya da haince davranış, °hıyanet, °ihanet

HAİNLİK ETMEK : Turkish Turkish

(birine) haince davranmak, kötülük etmek

HAİZ : Turkish Turkish

ir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan

HAK DİNİ : Turkish Turkish

müslümanlara göre ıslamiyet

HAK ETMEK : Turkish Turkish

ir emek karşılığı hakkı olan şeyi elde etmek; hak kazanmak