Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HAKAN : Turkish Turkish

osmanlı padişahlarına verilen san

HAKANLIK : Turkish Turkish

hakan olma durumu ya da hakanın görevi

HAKANLIK : Turkish Turkish

hakanın egemenliğindeki ülke

HAKARET ETMEK : Turkish Turkish

ir şeyi ya da bir kimseyi aşağılık ve değersiz gösterecek biçimde davranmak

HAKARET GÖRMEK : Turkish Turkish

ağır ya da küçültücü davranış görmek, aşağılanmak

HAKARET, -Tİ : Turkish Turkish

onur kırma, onura dokunma, küçültücü söz ya da davranış

HAKARETE UĞRAMAK : Turkish Turkish

küçültücü davranışla karşılaşmak, aşağılanmak

HAKÇA : Turkish Turkish

hakka uygun olarak, doğrulukla, adaletle

HAKÇASI : Turkish Turkish

doğrusu, doğru olanı

HAKEM : Turkish Turkish

yarışma ve karşılaşmalarda kuralların uygulanışını denetleyen yetkili, yargıcı

HAKEM HEYETİ : Turkish Turkish

yargıcılar kurulu

HAKEMLİK : Turkish Turkish

yargıcının görevi, yargıcılık

HAKEZA : Turkish Turkish

unun gibi, böyle

HAKİ : Turkish Turkish

yeşile çalar toprakrengi

HAKİ : Turkish Turkish

u renkte olan

HAKİ : Turkish Turkish

askerlikte üniforma

HAKİKAT OLMAK : Turkish Turkish

gerçek duruma gelmek, gerçekleşmek

HAKİKAT, -Tİ : Turkish Turkish

ir işin doğrusu, gerçek, °asıl, °esas

HAKİKAT, -Tİ : Turkish Turkish

gerçek, gerçeklik

HAKİKATEN : Turkish Turkish

gerçekten, sahiden, doğrusu budur ki

HAKİKATLİ : Turkish Turkish

yakınlığı ve bağlılığı sürekli olan, vefalı

HAKİKATLİLİK : Turkish Turkish

hakikatli olma durumu

HAKİKATSİZ : Turkish Turkish

yakınlığı ve bağlılığı sürekli olmayan, vefasız

HAKİKATSİZ ÇIKMAK : Turkish Turkish

yakınlığı ve bağlılığı sürekli olmamak

HAKİKATSİZLİK : Turkish Turkish

hakikatsiz olma durumu, vefasızlık