Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HAKLAMAK : Turkish Turkish

yiyip bitirmek

HAKLAŞMAK : Turkish Turkish

karşılıklı olarak iki taraf birbirine hakkını verip, alacak verecekleri kalmamak, ödeşmek

HAKLI : Turkish Turkish

hakka, adalete uygun, doğru, yerinde

HAKLI : Turkish Turkish

yerinde, uygun, doğru

HAKLI : Turkish Turkish

davası, savı, düşüncesi ya da davranışı doğru ve adalete uygun olan (kimse)

HAKLI BULMAK : Turkish Turkish

savını, davasını, düşüncesini, davranışını doğru bulmak, yerinde görmek

HAKLI ÇIKMAK : Turkish Turkish

davasının, savının, düşüncesinin ya da davranışının doğru olduğu anlaşılmak

HAKLI OLMAK : Turkish Turkish

savı, davası, davranışı, düşüncesi kurallara, adalete uygun olmak

HAKLI OLMAK : Turkish Turkish

söylediği doğru olmak

HAKLILIK : Turkish Turkish

haklı olma durumu

HAKPEREST : Turkish Turkish

haksever

HAKSEVER : Turkish Turkish

doğru bildiği şeyden ayrılmayan (kimse), °hakperest

HAKSEVERLİK : Turkish Turkish

haksever olma durumu

HAKŞİNAS : Turkish Turkish

haktanır

HAKSIZ : Turkish Turkish

hak, doğruluk ve adalete uygun olmayan

HAKSIZ : Turkish Turkish

akla uygun olmayan, doğru olmayan

HAKSIZ : Turkish Turkish

davası, savı, davranışı, düşüncesi doğru ve yerinde olmayan (kimse)

HAKSIZ BULMAK : Turkish Turkish

ir savı, düşünceyi, davranışı doğru ve yerinde bulmamak

HAKSIZ YERE : Turkish Turkish

haksız olarak, hak etmediği halde

HAKSIZCA : Turkish Turkish

hakka, adalete uymayan (biçimde)

HAKSIZLIK : Turkish Turkish

haksız olma durumu

HAKSIZLIK : Turkish Turkish

hak ve adalete aykırılık

HAKSIZLIK ETMEK : Turkish Turkish

adalete aykırı davranmak, gadretmek

HAKSIZLIKA UĞRAMAK : Turkish Turkish

yerinde olmayan, hak etmediği bir durumla karşılaşmak

HAKTANIR : Turkish Turkish

herkesin hakkını gözeten (kimse), °hakşinas