Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HATIRLANMAK : Turkish Turkish

anımsanmak, unutulmamak

HATIRLATMA : Turkish Turkish

anımsatma, uyarı, °ihtar

HATIRLATMAK : Turkish Turkish

(bir şeyi, bir kimseyi, bir olayı) anımsatmak

HATIRLATMAK : Turkish Turkish

(bir kimseye) bir şey yapması gerektiğini anımsatmak

HATIRLI : Turkish Turkish

hatırı sayılan, etkili, saygın

HATIRŞİNAS : Turkish Turkish

saygılı, hatır sayan, hatır kırmayan, gönül almasını bilen

HATIRŞİNASLIK : Turkish Turkish

hatırşinas olma durumu

HATIRSIZ : Turkish Turkish

hatırı sayılmayan, etkisiz, saygın olmayan

HATMETMEK : Turkish Turkish

sona erdirmek, bitirmek

HATMETMEK : Turkish Turkish

kuran'ı ya da herhangi bir kitabı baştan sona değin okuyup bitirmek, sona erdirmek

HATMETMEK : Turkish Turkish

ir şeyi uzun uzun okumak

HATMİ : Turkish Turkish

ebegümecigillerden, kimi cinslerinin kök ve çiçekleri hekimlikte kullanılan bir süs bitkisi (althaea officinalis)

HATTA : Turkish Turkish

ile, hem de, üstelik, ayrıca

HATTAT, -TI : Turkish Turkish

hat (güzel yazı) sanatçısı

HATTATLIK : Turkish Turkish

hattat olma durumu

HATTATLIK : Turkish Turkish

hat (güzel yazı) sanatı

HATTIHAREKET, -Tİ : Turkish Turkish

tutulan yol, tutulacak yol, davranış, tutum

HATUN : Turkish Turkish

kadın

HATUN : Turkish Turkish

ayan, hanım

HATUN : Turkish Turkish

eş, °zevce

HATUN : Turkish Turkish

yüksek orundaki kadınlara ve hakan eşlerine verilen san

HAV : Turkish Turkish

kadife, çuha, yün vb. nin yüzeyindeki ince tüy

HAVA : Turkish Turkish

havayuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı

HAVA : Turkish Turkish

meteorolojik olayların tümü

HAVA : Turkish Turkish

canlılar üzerindeki etkisine göre bir yerin iklimi