Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HAVALE ETMEK : Turkish Turkish

yollamak, göndermek

HAVALE GELMEK : Turkish Turkish

postane ya da banka yoluyla para gelmek

HAVALE GELMEK : Turkish Turkish

gebe ya da çocuklara çoğu zaman bayılma, yüksek ateşle çırpınma krizleri gelmek

HAVALE GÖNDERMEK ( YA DA YOLLAMAK) : Turkish Turkish

postane, banka vb. aracılığıyla birine para ödenmesini sağlamak

HAVALELİ : Turkish Turkish

havalesi olan

HAVALELİ : Turkish Turkish

gereğinden çok yüksek, yıkılacak gibi olan

HAVALENAME : Turkish Turkish

havale kâğıdı

HAVALİ : Turkish Turkish

çevre, yöre, dolay

HAVALI : Turkish Turkish

herhangi bir nitelikte havası olan

HAVALI : Turkish Turkish

ıyi, temiz hava alan, °havadar

HAVALI : Turkish Turkish

göz alıcı, çekici, albenisi olan

HAVALI : Turkish Turkish

sıkıştırılmış havayla çalışan (aygıt vb.)

HAVALI FREN : Turkish Turkish

hava basıncıyla çalıştırılan pistonlu fren

HAVALİMANI : Turkish Turkish

kentler ya da ülkeler arası havayolu ulaşımı için gerekli teknik ve ticari kuruluşların tümü

HAVALİMANI : Turkish Turkish

u altyapının yerleştirilmesini, işletilmesini ve geliştirilmesini sağlayan kuruluş

HAVAN : Turkish Turkish

ıçinde bir şey dövüp ufaltmaya yarayan, tahta, taş, maden ya da plastikten yapılan kap

HAVAN : Turkish Turkish

tütün kıyma makinesi

HAVAN DÖVÜCÜNÜN HINK DEYİCİSİ : Turkish Turkish

aşkasına yardım edecek ya da yüreklendirecek gücü olmadığı halde öyle görünüp yardakçılık edenler için söylenir

HAVAN ELİ : Turkish Turkish

- havaneli

HAVAN TOPU : Turkish Turkish

üstün atış gücüne sahip bir çeşit kısa namlulu top

HAVANDA SU DÖVMEK : Turkish Turkish

oşuna uğraşmak

HAVANELİ, -Nİ : Turkish Turkish

havanda bir şeyi dövmeye yarayan tokmak

HAVANIN GÖZÜ YAŞLI : Turkish Turkish

nerede ise yağmur yağacak

HAVARİ : Turkish Turkish

yardımcı

HAVARİ : Turkish Turkish

hz. ısa'nın öğüt ve inançlarını yaymakla görevlendirdiği on iki yardımcısına verilen ad