Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HEDEF : Turkish Turkish

ulaşılmak ya da elde edilmek istenen yer

HEDEF : Turkish Turkish

ir kimsenin, topluluğun ulaşmak istediği konum, düzey, erek, amaç, °gaye, °maksat

HEDEF ALMAK : Turkish Turkish

herhangi bir konuda ulaşılmak ya da iletişim kurulmak istenen kitle

HEDEF OLMAK : Turkish Turkish

hoş olmayan herhangi bir davranışa uğramak

HEDEFLEMEK : Turkish Turkish

(bir şeyi) hedef almak

HEDER : Turkish Turkish

karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma

HEDER ETMEK : Turkish Turkish

oşuna harcamak, ziyan etmek

HEDER OLMAK : Turkish Turkish

oşa gitmek, boşuna geçmek

HEDİK : Turkish Turkish

dişbuğdayı

HEDİYE : Turkish Turkish

armağan

HEDİYE : Turkish Turkish

(kutsal kitaplar için) fiyat

HEDİYE ETMEK : Turkish Turkish

armağan olarak vermek

HEDİYELİK : Turkish Turkish

armağan olarak verilecek değerde olan

HEDİYELİK : Turkish Turkish

armağan olarak verilmek için hazırlanmış nesne

HEDONİST : Turkish Turkish

hazcılık yanlısı, hazcı

HEDONİZM : Turkish Turkish

hazcılık

HEGELCİ : Turkish Turkish

hegel'in sistemine ilişkin

HEGELCİ : Turkish Turkish

hegelcilik yanlısı

HEGELCİLİK : Turkish Turkish

özellikle alman idealizminin temsilcisi olan hegel'in öğretisi

HEGEMONYA : Turkish Turkish

ir devletin, toplumsal kümenin ya da liderin öteki devlet, küme ya da kişi üzerindeki egemenliği, üstünlüğü

HEKİM : Turkish Turkish

ınsanları muayene ederek sayrılıklara tanı koyan ve onları ilaç ya da araçlarla sağaltan kimse, doktor, °tabip

HEKİMLİK : Turkish Turkish

hekim olma durumu, tabiplik

HEKİMLİK : Turkish Turkish

hekimin sanat ya da mesleği, doktorluk, °tababet

HEKİMLİK : Turkish Turkish

hekim bilgisi, tıp bilgisi, °tıp, °tababet

HEKİMLİK : Turkish Turkish

hekime başvurulmasını gerektiren