Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
İLÇE : Turkish Turkish

yönetim bakımından yurt bölümlemesinde ilden sonraki bölüm, kaymakamlık, °kaza

İLÇEBAY : Turkish Turkish

kaymakam

İLE : Turkish Turkish

sözcüğün sonuna geldiğinde birliktelik, işteşlik, araç, neden ya da durum anlatan tümleçler yapmaya yarar

İLE : Turkish Turkish

aynı zamanda oluşu belirtir

İLE : Turkish Turkish

kimi soyut adlara getirilince durum bildiren belirteçler oluşturur

İLE : Turkish Turkish

tümce içinde aynı görevde bulunan iki öğeyi birbirine bağlamaya yarar

İLE BERABER : Turkish Turkish

-diği anda

İLE BERABER : Turkish Turkish

-den başka

İLE BERABER : Turkish Turkish

-diği halde

İLEK : Turkish Turkish

ıncirlerin döllenmesini sağlayan sinek ya da yabanarılarına verilen "ilek sineği" tamlamasında geçer, incir sineği

İLEKLEMEK : Turkish Turkish

ıçinde ilek sineği olan erkek incir dizisini, aşı yapmak için dişi incir dalına asmak

İLELEBET : Turkish Turkish

sonsuzluğa değin, sürgit

İLEN, -INAN : Turkish Turkish

ıle

İLENÇ : Turkish Turkish

ılenmek amacıyla söylenen söz; ilenme, °beddua, °inkisar

İLENİŞ : Turkish Turkish

ılenmek eylemi ya da biçimi

İLENME : Turkish Turkish

irine kötü dilekte bulunma, °beddua

İLENMEK : Turkish Turkish

ir kimse için kötü dilekte bulunmak, beddua etmek

ILER TUTAR YERİ OLMAMAK ( YA DA KALMAMAK) : Turkish Turkish

çok dağınık, bozuk bir duruma gelmek, işe yarayacak yanı kalmamak

İLERİ : Turkish Turkish

herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, "geri" karşıtı

İLERİ : Turkish Turkish

ir şeyin ulaşılacak yönü

İLERİ : Turkish Turkish

henüz gelmemiş zaman, gelecek; sonra

İLERİ : Turkish Turkish

önde bulunan

İLERİ : Turkish Turkish

doğrusundan daha çok gösteren (saat)

İLERİ : Turkish Turkish

önceki, evvelki

İLERİ : Turkish Turkish

enzerlerini geride bırakmış