Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

KENTLİLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

kentli duruma getirmek

KENTSEL : Turkish Turkish

kentle ilgili, kent özelliği taşıyan

KENTSOYLU : Turkish Turkish

anamalcı düzende, üretim araçlarını ellerinde bulunduranlarla, çıkarları bunlara özdeş olanların oluşturduğu toplumsal sınıf ve bu sınıftan olan kimse, °burjuva

KENTSOYLULAŞMAK : Turkish Turkish

kent soylu gibi olmak ya da davranmak, burjuvalaşmak

KENTSOYLULUK : Turkish Turkish

kentsoylu olma durumu, °burjuvazi

KEP, -Pİ : Turkish Turkish

aşlık, sipersiz şapka

KEP, -Pİ : Turkish Turkish

hemşirelerin giydiği başlık

KEP, -Pİ : Turkish Turkish

kimi törenlerde profesör ve öğrencilerin giydiği özel başlık

KEPAZE : Turkish Turkish

(nesneler için) niteliği iyi olmayan

KEPAZE : Turkish Turkish

utanmaz, rezil

KEPAZE : Turkish Turkish

gülünç, değersiz

KEPAZE : Turkish Turkish

talim yaparken kullanılan gevşek ok yayı

KEPAZE ETMEK : Turkish Turkish

utanılacak bir duruma düşürmek

KEPAZE OLMAK : Turkish Turkish

gülünç ya da utanılacak duruma düşmek

KEPAZELİK : Turkish Turkish

kepaze olma durumu ya da kepazece davranış, °maskaralık, °rezalet

KEPBASTI : Turkish Turkish

çift katlı büyük dalyan ağı

KEPÇE : Turkish Turkish

sulu yiyecekleri karıştırmaya, dağıtmaya yarayan, uzun saplı, yuvarlak ve derince kaşık

KEPÇE : Turkish Turkish

ergimiş madeni kalıba dökmek için kullanılan büyük kaşık

KEPÇE : Turkish Turkish

saplı bir çembere geçirilmiş olan, balık ya da kelebek tutmada kullanılan ağ

KEPÇE : Turkish Turkish

ir kepçenin alabildiği miktarda olan

KEPÇE : Turkish Turkish

tahıl, kömür, kum gibi dökme yüklerin yüklenip boşaltılmasında kullanılan, iki ya da daha çok çeneden oluşmuş araç

KEPÇE : Turkish Turkish

gemilerde. ortasında dümen evi bulunan yuvarlak kıç çıkıntısı

KEPÇE : Turkish Turkish

güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu

KEPÇE GİBİ : Turkish Turkish

kanat gibi öne doğru açılmış (kulak)

KEPÇEKULAK : Turkish Turkish

kocaman ve öne doğru kulakları olan