Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KEPÇEKUYRUK : Turkish Turkish

aşkalarının sırtından bedava geçinen

KEPÇELEME : Turkish Turkish

kepçelemek eylemi

KEPÇELEMEK : Turkish Turkish

ıki eli kepçe biçimine getirerek, yere düşmekte olan topu, eğilerek yere değmeden kurtarmak

KEPÇELİ : Turkish Turkish

kepçesi olan

KEPÇESURAT : Turkish Turkish

çok küçük yüzlü olan

KEPEK : Turkish Turkish

un elendikten sonra, elek üstünde kalan kabuk kırıntıları

KEPEK : Turkish Turkish

saçlı deride oluşan pulcuklar

KEPEK : Turkish Turkish

kimi deri hastalıklarında deriden dökülen parçacıklar

KEPEKÇİ : Turkish Turkish

kepek satıcısı

KEPEKLENME : Turkish Turkish

kepeklenmek eylemi

KEPEKLENMEK : Turkish Turkish

aşta kepek oluşmak

KEPEKLENMEK : Turkish Turkish

(elma) susuz ve tatsız duruma gelmek

KEPEKLİ : Turkish Turkish

ıçinde kepeği olan

KEPEKLİ : Turkish Turkish

üzerinde kepek oluşmuş olan

KEPEKLİ : Turkish Turkish

(elma için) un gibi, susuz ve tatsız

KEPEKÖNLEYİCİ : Turkish Turkish

kepeklenmeyi önleyen (ilaç, şampuan vb.)

KEPENEK : Turkish Turkish

çobanların giydiği, dikişsiz, kolsuz, keçeden üstlük

KEPENEK : Turkish Turkish

pervane

KEPENEZBALIĞI : Turkish Turkish

tatlısularda yaşayan bir tür kemikli balık familyası

KEPENK : Turkish Turkish

genellikle dükkânları kapamak için kullanılan, saç levha ya da türlü biçimlerde demir ya da tahta kanat

KEPENKLERİ İNDİRMEK : Turkish Turkish

işi tatil etmek

KEPERMEK : Turkish Turkish

dövülen tahılın kabuğu kepek durumuna gelmek

KEPERMEK : Turkish Turkish

tazeliğini yitiren meyve susuz kalmak, kepeklenmek

KEPEZ : Turkish Turkish

yüksek tepe, dağ

KEPEZ : Turkish Turkish

dağların oyuk, kuytu yerleri