Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KEPEZ : Turkish Turkish

gelin başlığı

KEPEZ : Turkish Turkish

tavuk ve kuşların ibiği ya da başındaki uzun tüyler

KEPİR : Turkish Turkish

çorak, verimsiz toprak

KEPİR : Turkish Turkish

çamurlu çorak toprak

KEPKEBİ : Turkish Turkish

özellikle ayakkabıcılıkta kullanılan küçük çivi

KEPMEK : Turkish Turkish

çökmek, yıkılmak

KERAHET VAKTİ : Turkish Turkish

(akşamcılar arasında) içkiye başlama zamanı

KERAHET, -Tİ : Turkish Turkish

ığrenme, tiksinme

KERAMET BUYURDUNUZ ( YA DA KERAMETTE BULUNDUNUZ) : Turkish Turkish

"çok doğru söylediniz", "çok güzel yaptınız" anlamlarında kullanılan bir yaranma sözü

KERAMET, -Tİ : Turkish Turkish

ermiş kimselerin gösterdiklerine inanılan, doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı durum

KERAMET, -Tİ : Turkish Turkish

olağanüstü durum

KERAMET, -Tİ : Turkish Turkish

keramet sayılabilecek nitelikte olan şey

KERAMETİ KENDİNDEN BİLMEK : Turkish Turkish

aşka bir etkenle kavuştuğu iyi durumu kendi çabasının verimi ya da değerinin karşılığı saymak

KERAMETLİ : Turkish Turkish

doğaüstü güce sahip

KERAMETTE BULUNMAK : Turkish Turkish

doğaüstü durumlar yaratmak

KERATA : Turkish Turkish

karısı tarafından aldatılan erkek

KERATA : Turkish Turkish

sevgi ile söylenen sitem sözü

KERATA : Turkish Turkish

ayakkabı çekeceği

KERATİN : Turkish Turkish

tırnak, boynuz, kıl gibi üstderi ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde

KERATİNLEŞME : Turkish Turkish

protoplazma proteinlerinin keratin durumuna dönüşmesi

KERATİNLİ : Turkish Turkish

keratini olan

KERÇ : Turkish Turkish

alay, kinayeli söz

KERCETMEK : Turkish Turkish

alay etmek, çalım satmak

KERE : Turkish Turkish

kez, yol, °defa, °sefer

KEREM : Turkish Turkish

soyluluk, ululuk, büyüklük, °asalet