Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DUDU DİLLİ : Turkish Turkish

çok konuşan tatlı dilli kadın

DÜDÜK : Turkish Turkish

ıçinden hava ya da buhar geçirilince keskin ses çıkaran ve işaret vermek için kullanılan araç

DÜDÜK : Turkish Turkish

akılsız, boş kafalı

DÜDÜK GİBİ : Turkish Turkish

(giysi için) çok dar, daracık

DÜDÜK GİBİ KALMAK : Turkish Turkish

yapayalnız kalmak

DÜDÜK MAKARNASI : Turkish Turkish

içi delik makarna

DÜDÜK MAKARNASI : Turkish Turkish

aptal, anlayışsız

DÜDÜKLEMEK : Turkish Turkish

cinsel ilişkide bulunmak, düzmek

DÜDÜKLÜ : Turkish Turkish

düdüğü olan

DÜDÜKLÜ : Turkish Turkish

düdüklü tencere

DÜDÜKLÜ TENCERE : Turkish Turkish

uhar basıncından yararlanarak yemeği çabuk pişiren bir tür tencere

DÜELLO : Turkish Turkish

ıki kişi arasında, tanıklar önünde yapılan silahlı vuruşma

DÜELLO : Turkish Turkish

ıki siyasal, ekonomik güç arasındaki çatışma

DÜELLO : Turkish Turkish

söz düellosu

DÜET : Turkish Turkish

ıki ses için ya da iki müzik çalgısı için düzenlenmiş müzik parçası

DÜET : Turkish Turkish

karşılıklı iki kişi tarafından söylenen şarkı

DÜETTO : Turkish Turkish

küçük düet

DÜGÂH : Turkish Turkish

türk müziğinde bir bileşik makam

DÜĞME : Turkish Turkish

giyecek, yorgan vb. nin kimi yerlerine ilikleyici ya da süs olarak dikilen kemik, metal, sedef, plastik gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturmalık

DÜĞME : Turkish Turkish

çevrilmek ya da üzerine basılmak yoluyla bir elektrik akımını açan, kapayan, herhangi bir makineyi işleten ya da durduran parça, °komütatör

DÜĞME : Turkish Turkish

üstderi altındaki kıkırdak ve yağdan oluşmuş düğme biçimindeki çıkıntı

DÜĞME PİL : Turkish Turkish

saatlerde, hesap makinelerinde kullanılan çok küçük pil

DÜĞMECİ : Turkish Turkish

düğme, fermuar, boncuk gibi şeyler yapan ya da satan kimse

DÜĞMEÇİÇEĞİ : Turkish Turkish

sıcak ülkelerde yetişen, meyveli otsu bitki

DÜĞMEK, -ER : Turkish Turkish

düğüm yapmak