Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ELLEŞMEK : Turkish Turkish

alışverişte, alanla satan birbirlerinin ellerini tutup sıkarak uzlaşmak

ELLEŞMEK : Turkish Turkish

irine dokunacak söz söylemek

ELLEŞMEK : Turkish Turkish

irbirinin elini sıkarak güç denemesi yapmak

ELLEŞMEK : Turkish Turkish

el sıkışarak selamlaşmak

ELLEŞMEK : Turkish Turkish

ağır bir yükü kaldırmak için birkaç kişi birden tutmak

ELLEŞMEK : Turkish Turkish

yardımlaşmak

ELLETMEK : Turkish Turkish

ellemek eylemi yaptırmak

ELLİ : Turkish Turkish

kırk dokuzdan sonra gelen sayının adı, 50, l

ELLİ : Turkish Turkish

eş kere on; kırk dokuzdan bir artık

ELLİK : Turkish Turkish

eldiven

ELLİK : Turkish Turkish

ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilerek, eldiven biçiminde tahtadan yapılan araç

ELLİK : Turkish Turkish

yelken diken, onaran kişilerin kulandığı, madensel yüksüğü olan meşin eldiven

ELLİLİK : Turkish Turkish

ıçinde elli tane bulunan

ELLİLİK : Turkish Turkish

elli yaşında olan

ELLİLİK : Turkish Turkish

elli kuruş ya da elli lira değerinde para

ELLİNCİ : Turkish Turkish

ellinin sıra sıfatı; sırada kırk dokuzuncudan sonra gelen

ELLİŞER : Turkish Turkish

elli sıfatının üleştirme biçimi; her birine elli; her defasında ellisi bir arada olan

ELMA : Turkish Turkish

gülgillerden, çiçekleri pembe ya da beyaz bir ağaç (prius malus)

ELMA : Turkish Turkish

u ağacın kabuğu parlak, sert, kırmızıdan yeşile kadar türlü renkte, kokusu hoş, tadı ekşi ya da tatlı, dokusu gevrek, ufak çekirdekli meyvesi

ELMA ŞARABI : Turkish Turkish

elma şırasının mayalanmasıyla elde edilen şarap

ELMA ŞEKERİ À : Turkish Turkish

elmaşekeri

ELMA GİBİ : Turkish Turkish

kırmızı (yanak)

ELMABAŞ : Turkish Turkish

tepelidalgıç

ELMACIK : Turkish Turkish

yüzün yanakla göz arasında bulunan, az çok çıkıntılı bölümü

ELMACIKKEMİĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

yüzün yanakla göz arasında bulunan kemiği