Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ELULAĞI, -NI : Turkish Turkish

yardımcı, yamak

ELULAKLIĞI : Turkish Turkish

yamaklık

ELVAN : Turkish Turkish

enkler

ELVAN : Turkish Turkish

türlü renklerde olan

ELVAN ELVAN : Turkish Turkish

türlü türlü, çeşit çeşit

ELVEDA, -I : Turkish Turkish

ir daha kavuşulmayacağı düşünülen bir şeyden ayrılırken kullanılır

ELVEDA, -I : Turkish Turkish

ir daha karşılaşılmayacak biçimde ayrılırken "allahaısmarladık, allah'a emanet olun" anlamında kullanılır

ELVERİR Kİ : Turkish Turkish

yeter ki

ELVERİŞLİ : Turkish Turkish

uygun, işe yarayan

ELVERİŞLİLİK : Turkish Turkish

uygun olma durumu

ELVERİŞSİZ : Turkish Turkish

uygun olmayan, uygun gelmeyen

ELVERİŞSİZLİK : Turkish Turkish

uygun olmama durumu

ELVERMEK : Turkish Turkish

yetmek, yetecek kadar olmak

ELVERMEK : Turkish Turkish

uygun gelmek

ELVERMEMEK : Turkish Turkish

uygun olmamak, uygun gelmemek, olanak bulunmamak

ELYAF : Turkish Turkish

genellikle iplik duruma getirilecek lifli maddeler

ELYAFLI : Turkish Turkish

ıçinde elyaf bulunan, elyafı olan (madde)

ELYAZMASI : Turkish Turkish

matbaanın icadından önce elle yazılan yapıt

ELYAZMASI : Turkish Turkish

elle (ya da yazı makinesiyle) yazılmış, ama basılmamış bir yapıtın ilkörneği (ya da kopyası)

ELZEM : Turkish Turkish

çok gerekli, vazgeçilmez

EM : Turkish Turkish

ılaç, deva, çare

EM E SEME YARAMAMAK : Turkish Turkish

işe yaradığı kabul edilmemek, makbule geçmemek, takdir edilmemek

EMANET BIRAKMAK ( YA DA VERMEK) : Turkish Turkish

ir eşyayı ya da parayı koruma işini yapan kimseye ya da bir yere vermek

EMANET ETMEK : Turkish Turkish

ir şeyi birine ya da bir yere korumak için bırakmak

EMANET, -Tİ : Turkish Turkish

korunmak için birine ya da bir yere bırakılan eşya, kimse vb. , insan, °vedia