Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EMEKSİZ : Turkish Turkish

emek harcanmadan elde edilen, kolay, zahmetsiz

EMEKSİZ EVLAT : Turkish Turkish

üvey evlat

EMEKSİZCE : Turkish Turkish

emek vermeden, kolayca

EMEKTAR : Turkish Turkish

ir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse)

EMEKTAR : Turkish Turkish

çok kullanılmış, eski

EMEKTARLIK : Turkish Turkish

emektar olma durumu

EMEKTEŞ : Turkish Turkish

ortaklaşa yapılan bir işe emek verenlerden herbiri, iş arkadaşı

EMEL : Turkish Turkish

gerçekleştirilmesi zamana bağlı güçlü istek, amaç

EMENMEK : Turkish Turkish

oş yere yorulmak, emek vermek, uğraşmak, didinmek

EMENMEK : Turkish Turkish

çok fazla emek vermek, çalışmak

EMİCİ : Turkish Turkish

emme işini yapan

EMİCİ KILLAR (TÜYLER) : Turkish Turkish

itkilerin köklerinde bulunan ve topraktaki besin maddelerini emip beslenmelerine yarayan tekgözeli uzantılar

EMİK : Turkish Turkish

emmekten çürüyen yer, emme izi

EMİK : Turkish Turkish

ınsan beyni

EMİLMEK : Turkish Turkish

emmek eylemine konu olmak

EMİN : Turkish Turkish

ınanılır, güvenilir

EMİN : Turkish Turkish

sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz

EMİN : Turkish Turkish

ınanmış, kuşkusu olmayan

EMİN : Turkish Turkish

osmanlı imparatorluğu'nda kimi devlet görevlerindeki sorumlu kişilere verilen ad

EMİN OLMAK : Turkish Turkish

inanmak, güvenmek

EMİNLİK : Turkish Turkish

osmanlı devleti'nde kimi resmi dairelerin adı

EMİR : Turkish Turkish

araplarda ve daha başka müslüman ülkelerde bir kavim, kent ya da ülkenin başı

EMİR ERİ : Turkish Turkish

subayların kıta ve daire dışında buyruklarında bulunan er, °emirber

EMİR ETMEK : Turkish Turkish

emretmek

EMİR KİPİ : Turkish Turkish

eylemin yapılmasını dileyen ya da emreden isteme kipi