Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EMNİYETÇİ : Turkish Turkish

güvenlik görevlisi, °polis

EMNİYETLİ : Turkish Turkish

ınanılır, güvenilir

EMNİYETSİZ : Turkish Turkish

ınanılmaz, güvenilmez

EMNİYETSİZLİK : Turkish Turkish

güvensizlik

EMPATİ : Turkish Turkish

sosyal benle ilgili bilgi, bireyin kendini başkalarının yerine koyabilme yetisi

EMPERMEABL : Turkish Turkish

yağmurluk

EMPERYALİST : Turkish Turkish

emperyalizm yanlısı olan (kimse)

EMPERYALİST : Turkish Turkish

sömürgen, sömürücü

EMPERYALİZM : Turkish Turkish

ir devletin başka bir devleti siyasal ve ekonomik egemenliği altına alması ya da almak istemesi, sömürgecilik

EMPERYALİZM : Turkish Turkish

anamalcılığın tekelcilik biçiminde görülen en yüksek, en son aşaması

EMPOZE : Turkish Turkish

zorla benimsetilmiş, kabul ettirilmiş olan

EMPOZE ETMEK : Turkish Turkish

ir şeyi zorla benimsetmek, dayatmak, kabul ettirmek

EMPRESYONİST : Turkish Turkish

ızlenimci

EMPRESYONİZM : Turkish Turkish

ızlenimcilik

EMPREZARYO : Turkish Turkish

ir sanatçının, belli bir yüzde karşılığında, çalışma izlencelerini ve anlaşmalarını düzenleyen kimse

EMPRİME : Turkish Turkish

değişik renkte boya kullanılarak, kumaş üzerine desen ve zemin basma işlemi

EMPRİME : Turkish Turkish

u işleme uğratılan (ipekli, yünlü vb. kumaş)

EMRAZ : Turkish Turkish

hastalıklar

EMRE MUHARRER SENET : Turkish Turkish

ıçinde yazılı olan paranın gene onda yazılı kimseye ya da onun göstereceği birine ödenmesi gereken buyruğa yazılı senet

EMRETME : Turkish Turkish

emir verme, buyurma

EMRETMEK : Turkish Turkish

uyurmak, emir vermek

EMRETTİ PATRİK EFENDİ! : Turkish Turkish

irinin yersiz bir buyruğuna karşı alay yollu kullanılır

EMRİHAK VAKİ OLMAK : Turkish Turkish

ölmek

EMRİHAK, -KKI : Turkish Turkish

ölüm

EMRİNE VERMEK : Turkish Turkish

atamak