Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EMME : Turkish Turkish

amma, ama

EMME BASMA TULUMBA À : Turkish Turkish

emmebasma tulumba

EMMEBASMA : Turkish Turkish

suyu hem çeken hem de ileten tulumba

EMMEÇ : Turkish Turkish

kapalı yerlerde bulunan havayı dışa doğru emerek havanın arıtımını sağlayan araç; gaz ya da sıvıları emerek boşaltan araç, °aspiratör

EMMEK, -ER : Turkish Turkish

dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek

EMMEK, -ER : Turkish Turkish

tükürük yardımıyla ağızda eritmek

EMMEK, -ER : Turkish Turkish

hayvanlarda bir organla, bitkilerde köklerle bir sıvıyı içine çekmek

EMMEK, -ER : Turkish Turkish

soğurmak, °massetmek

EMMEK, -ER : Turkish Turkish

ir şeyi ağzına götürerek içine çekmek

EMMEK, -ER : Turkish Turkish

uzun süre, iyice yararlanmak

EMMİ : Turkish Turkish

amca

EMMOĞLU : Turkish Turkish

amca oğlu

EMNİYET ALTINA ALMAK : Turkish Turkish

korumak

EMNİYET AMİRİ : Turkish Turkish

ilçelerin genel güvenliğinden kaymakama karşı sorumlu olan amir

EMNİYET ETMEK : Turkish Turkish

güvenmek

EMNİYET KEMERİ : Turkish Turkish

uçaklarda, otomobillerde vb.de güvenlik bakımından bele takılan kemer

EMNİYET MÜDÜRÜ : Turkish Turkish

ilin genel güvenliğinden valiye ve içişleri bakanına karşı sorumlu olan müdür

EMNİYET SUPABI : Turkish Turkish

tehlike anında devreye girerek kazayı önleyen düzenek

EMNİYET SUPABI : Turkish Turkish

çok kötü sonuçları engelleyici bireysel ya da toplumsal önlem

EMNİYET VERMEK : Turkish Turkish

güven vermek

EMNİYET, -Tİ : Turkish Turkish

güvenlik

EMNİYET, -Tİ : Turkish Turkish

güven, inanma, °itimat: benim bu adama emniyetim var. bu kilide emniyet olmaz

EMNİYET, -Tİ : Turkish Turkish

polis işleri

EMNİYET, -Tİ : Turkish Turkish

güvenlik işlerinin yürütüldüğü yer

EMNİYET, -Tİ : Turkish Turkish

ir aygıtta güven sağlayıcı parça