Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
EMANET, -Tİ : Turkish Turkish

ir kimseyle birine gönderilen para, eşya vb.

EMANET, -Tİ : Turkish Turkish

eşyanın emanet olarak bırakıldığı yer

EMANET, -Tİ : Turkish Turkish

geri verilmek üzere alınan

EMANET, -Tİ : Turkish Turkish

kimi devlet dairelerine verilen ad

EMANET, -Tİ : Turkish Turkish

can

EMANETÇİ : Turkish Turkish

ücret karşılığı eşyayı alıkoyup koruyan kimse

EMANETÇİ : Turkish Turkish

geçici yetki ya da görev üstlenen kimse

EMANETE HIYANET OLMAZ : Turkish Turkish

emanet olarak bırakılan şeyi titizlikle korumak gereklidir

EMANETEN : Turkish Turkish

emanet olarak

EMARE : Turkish Turkish

elirti, iz, ipucu

EMARET, -Tİ : Turkish Turkish

emirlik, beylik

EMATÇİLİK : Turkish Turkish

emanetçinin işi

EMAY : Turkish Turkish

kimi maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak ya da boyamak için kullanılan, saydam ya da donuk cama benzeyen cila

EMAYE : Turkish Turkish

üzeri emayla kaplanmış olan

EMAYLAMAK : Turkish Turkish

emayla kaplamak

EMBESİL : Turkish Turkish

ahmak, aptal, budala

EMBESİL : Turkish Turkish

geri zekâlılığın bir türü

EMBOLİ À : Turkish Turkish

amboli

EMBRİYOLOJİ : Turkish Turkish

dölüt durumuna gelinceye değin, oğulcuğun geçirdiği gelişim evrelerini inceleyen dirimbilim kolu

EMBRİYON : Turkish Turkish

oğulcuk, °rüşeym

EMBRİYONLU : Turkish Turkish

embriyon içeren döllenmiş yumurta

EMBRİYONOLUŞ : Turkish Turkish

yumurtanın yavru çıkıncaya ve dölütün doğuncaya kadar geçirdiği ardışık değişiklikler dizisi

EMBRİYONSU : Turkish Turkish

yapısı embriyon tipinde olan (urlar)

EMBRİYOSKOPİ : Turkish Turkish

dölüte rahim içinden bir araç yardımıyla doğrudan bakılması

EMCEK À : Turkish Turkish

emcik