Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ENETMEK : Turkish Turkish

enemek eylemini yaptırmak, iğdiş ettirmek, erkekliğini gidertmek

ENEZE : Turkish Turkish

cılız, zayıf, güçsüz

ENFARKTÜS : Turkish Turkish

ir organda, bir atardamarın kan pıhtısı sonucu doku ölümü

ENFEKSİYON : Turkish Turkish

organizmada sayrılığa yol açan bir mikrobun genel ya da yerel gelişmesi, yayılması

ENFES : Turkish Turkish

çok güzel, en güzel, çok nefis

ENFİYE : Turkish Turkish

çürütülmüş tütünden yapılan ve burna çekilen keyif verici toz, burunotu

ENFİYE : Turkish Turkish

urna çekilmek için hazırlanmış toz ilaç

ENFLASYON : Turkish Turkish

dolanımdaki para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesinden ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik parasal süreç, paraşişkinliği

ENFLASYON : Turkish Turkish

pahalılık, hayat pahalılığı

ENFLASYON : Turkish Turkish

gereğinden fazla artış, şişkinlik

ENFLASYONİST : Turkish Turkish

enflasyonla ilgili

ENFLÜANZA : Turkish Turkish

grip, paçavra hastalığı

ENFORMASYON : Turkish Turkish

haber alıp verme, haberleşme

ENFORMASYON : Turkish Turkish

ilgilendirme

ENFORMASYON : Turkish Turkish

danışma

ENFORMATİK : Turkish Turkish

ilişim

ENFRARUJ : Turkish Turkish

kızılötesi

ENFÜSİ : Turkish Turkish

öznel, °sübjektif, "nesnel" karşıtı

ENGEBE : Turkish Turkish

ıç ve dış güçlerin etkisiyle oluşan dağ, yayla, ova, koyak, çukur gibi biçimlerin tümü, yer biçimleri, yüzey şekilleri, °arıza

ENGEBELİ : Turkish Turkish

engebesi olan, engebesi çok olan, arızalı

ENGEBELİK : Turkish Turkish

engebeli olma durumu

ENGEBELİK : Turkish Turkish

yer biçimleri, yüzey biçimleri, °avarız

ENGEBESİZ : Turkish Turkish

engebesi olmayan

ENGEL : Turkish Turkish

ir şeyin gerçekleşmesini önleyen neden, °mâni, °mahzur, °müşkül, °mânia

ENGEL : Turkish Turkish

engelli koşularda, her yarışçının üzerinden, atlaması gereken, çerçeveyle tabandan kurulu tahta düzen