Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FAYRAP ETMEK : Turkish Turkish

ocağın ateşini harlandırmak

FAYRAP ETMEK : Turkish Turkish

(argo) herhangi bir işi ya da şeyi hızlandırmak

FAYRAP ETMEK : Turkish Turkish

(argo) açmak, çıkarmak: pencereleri fayrap etti. gömleği fayrap etti

FAYTON : Turkish Turkish

tek körüklü, dört tekerlekli, genellikle çift atlı binek arabası

FAYTON : Turkish Turkish

perdeayaklılardan, sıcak deniz kıyılarında yaşayan uzun kuyruklu bir kuş (phaeton)

FAYTONCU : Turkish Turkish

fayton süren kimse

FAYTONCU : Turkish Turkish

fayton işleten kimse

FAYTONCULUK : Turkish Turkish

faytoncunun işi

FAZ : Turkish Turkish

evre, °safha

FAZ KALEMİ : Turkish Turkish

- kontrol kalemi

FAZIL : Turkish Turkish

erdemli

FAZİLET, -Tİ : Turkish Turkish

erdem

FAZİLETLİ : Turkish Turkish

erdemli

FAZİLETSİZ : Turkish Turkish

erdemsiz

FAZLA : Turkish Turkish

gereğinden, alışılmıştan çok, aşırı (olan), (...-den) çok, °ziyade

FAZLA : Turkish Turkish

daha çok, aşkın

FAZLA : Turkish Turkish

artmış olan

FAZLA : Turkish Turkish

gereksiz, yersiz

FAZLA GEZMEK ( YA DA GİTMEK, KAÇMAK) : Turkish Turkish

ir durum almak

FAZLA KAÇIRMAK : Turkish Turkish

alışılmış olan ölçüden çok (içmek, yemek, konuşmak vb.)

FAZLA MAL GÖZ ÇIKARMAZ : Turkish Turkish

ne kadar ve ne türden mal olursa olsun elden çıkarılmamalıdır

FAZLA OLMAK : Turkish Turkish

dayanma gücünü aşacak davranışlarda bulunmak, çok olmak, canını sıkmak

FAZLACA : Turkish Turkish

gereğinden biraz daha çok olarak

FAZLADAN : Turkish Turkish

alışılana ek olarak, alışılandan çok, bol bol, çok çok

FAZLALAŞMA : Turkish Turkish

fazlalaşmak eylemi, °ziyadeleşme