Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FELAKETLİ : Turkish Turkish

s. felaket getiren

FELAKETZEDE : Turkish Turkish

felakete uğramış

FELÇ : Turkish Turkish

ınme, °nüzul

FELÇ OLMAK ( YA DA GELMEK) : Turkish Turkish

inme inmek

FELÇE UĞRAMAK : Turkish Turkish

ir iş yarım kalmak, işleyemez duruma gelmek, tam olarak durmak

FELÇE UĞRATMAK : Turkish Turkish

ir işi işleyemez duruma getirmek

FELÇLİ : Turkish Turkish

ınmeli, felç olmuş, °mefluç

FELDİSPAT, -TI : Turkish Turkish

potasyumlu, sodyumlu ve kalsiyumlu olmak üzere üçe ayrılan, en önemli silikatlı mineral grubu

FELDMAREŞAL, -Lİ : Turkish Turkish

alman, avusturya, ıngiliz, rus ve ısveç askeri hiyerarşisinde en yüksek rütbe

FELEK : Turkish Turkish

gök, gökyüzü, °sema

FELEK : Turkish Turkish

dünya, âlem

FELEK : Turkish Turkish

yazgıyı belirlediğine inanılan güç, °talih, °baht, °şans

FELEK : Turkish Turkish

askeri mızıkada zilli bir müzik aracı

FELEK : Turkish Turkish

- filenk

FELEK YÂR OLURSA : Turkish Turkish

tanrı yardım eder, bir terslik çıkmazsa, koşullar uygun giderse

FELEKİN ÇEMBERİNDEN GEÇMİŞ : Turkish Turkish

yaşamın, iyi kötü birçok yanlarını görerek deneyim kazanmış

FELEKİN SİLLESİNE UĞRAMAK ( YA DA SİLLESİNİ YEMEK) : Turkish Turkish

üyük bir zarara ya da yıkıma uğramak

FELEKİYAT, -TI : Turkish Turkish

gökbilim, °astronomi

FELEKTEN BİR GÜN ( YA DA GECE) ÇALMAK : Turkish Turkish

hoş bir gün (gece) geçirmek

FELEKTEN KÂM ALMAK : Turkish Turkish

güzel, keyifli bir vakit geçirmek

FELEMENK : Turkish Turkish

ugünkü hollanda, belçika ve kuzeydoğu fransa'ya eskiden verilen ad

FELEMENKÇE : Turkish Turkish

felemenk dili, hollandaca, flamanca

FELEMENKLİ : Turkish Turkish

felemenk halkından ya da bu halkın soyundan olan (kimse), °flaman

FELFELEK : Turkish Turkish

küçük bir kelebek türü

FELFELEK : Turkish Turkish

hurmagillerden, kestane büyüklüğündeki yemişi şerit düşürücü nitelik taşıyan asya bitkisi (areca catechu)