Multilingual Turkish Dictionary

English

English
DOULA : English Turkish

n. gebelik ve doğum danışmanı, bir kadına gebelik doğum ve doğum sonrası sürecinde destek veren kadın

DOULOCRACY : English Turkish

n. esirlerin yönettiği hükümet

DOUR : English Turkish

adj. ters, inatçı, aksi, asık suratlı

DOURINE : English Turkish

n. at hastalığı

DOURLY : English Turkish

adv. asık suratlı bir şekilde, somurtkan bir şekilde, kasvetli bir şekilde

DOURNESS : English Turkish

n. aksilik, inatçılık

DOURO : English Turkish

n. Douro, Avrupa'da bir nehir

DOUSE : English Turkish

v. üzerine su serpmek, suya sokmak; söndürmek

DOUSE : English Turkish

n. ıslatmak

DOUSER : English Turkish

n. ıslatan kimse veya şey, suya daldıran

DOUT : English Turkish

v. ateş söndürmek

DOV : English Turkish

n. Dov, erkek ismi (İbranice)

DOVE : English Turkish

n. güvercin, kumru; sevgili; iyilik simgesi, barış yanlısı kimse; ılımlı politikacı

DOVE : English Turkish

adj. barışçı

DOVE EYED : English Turkish

adj. güvercin gözlü

DOVE OF PEACE : English Turkish

arış güvercini

DOVE'S FOOT : English Turkish

n. turnagagası [bot.]

DOVE-COTE : English Turkish

güvercinlik, güvercinlerin küçük barınağı, güvercin evi

DOVE-LIKE : English Turkish

güvercine benzeyen, güvercin benzeri; dürüst, naif, masum

DOVECOLOR : English Turkish

n. pembemsi gri renk

DOVECOLOUR : English Turkish

n. pembemsi gri renk

DOVECOT : English Turkish

n. güvercinlik

DOVECOTE : English Turkish

n. güvercinlik

DOVEKIE : English Turkish

n. deniz kuşları familyasından küçük bir kuş; (Britanya) siyah bir martı çeşidi

DOVELET : English Turkish

n. küçük güvercin, genç güvercin