Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EX SERVICEMAN : English Turkish

terhis olmuş asker, terhis edilmiş asker, emekli asker

EX WORKS : English Turkish

n. fabrika teslim fiyatı

EX-ANTE : English Turkish

önde, umulandan önce

EX-DIVIDEND : English Turkish

adj. bölünmeksizin, bölünmeden (bir hisse senedi alıcısının gelecek kar paylarından hakkı olmadığını açıkça ortay koyan/şart koşan bir cümle içinde)

EX-POST : English Turkish

geçmişide kapsayan, geçmişe yönelik, olaydan sonra

EX-SERVICEMAN : English Turkish

silahlı kuvvetlerde çalışmış kimse (özellikle savaş zamanında)

EX-SERVICEMEN LAW : English Turkish

silahlı kuvvetlerde çalışmış kimselerle ilgili olan yasa

EXABYTE : English Turkish

n. bir milyon gigabayt, çok büyük veri depolama kapasitesi birimi

EXACERBATE : English Turkish

v. kızdırmak, sinirlendirmek, azdırmak, şiddetlendirmek, kötüleştirmek

EXACERBATINGLY : English Turkish

adv. ağırlaştırıcı şekilde, cezayı ağırlaştırıcı tarzda, pekiştirici/şiddetlendirici tarzda

EXACERBATION : English Turkish

n. sinirlendirme, azdırma, şiddetlendirme

EXACT : English Turkish

v. zorlamak, zorla almak, ısrarla istemek, gerektirmek; istemek, dayatmak

EXACT : English Turkish

adj. tam, tamı tamına, dakik, titiz, kesin; kati, sert; gerçek, doğru, gerçekçi

EXACT CHANGE : English Turkish

tamı tamına para miktarı, gerçek para miktarı (nakit)

EXACT COPY : English Turkish

kusursuz kopya, aslına sadık yeniden üretim, hatasız taklit

EXACT OPPOSITE : English Turkish

tamamen zıt, olumsuz, aksine, bilakis

EXACT SCIENCES : English Turkish

deneysel bilimler, gerçek bilimler, kantitatif analizlere ve ölçüm hesaplamalarına izin veren bilim (fizik, kimya, astronomi, matematik, vb.)

EXACT TRANSLATION : English Turkish

tam çeviri, doğru tercüme, bir başka dile tam ve kusursuz tercüme, kaynağına sadık çeviri, aslına uygun tercüme

EXACTER : English Turkish

n. şantajcı, zorba, kazıkçı, makul olandan daha fazla isteyen veya talep eden

EXACTING : English Turkish

adj. titiz, zor beğenen, müşkülpesent; sert, hoşgörüsüz, zor; zahmetli, detaylı

EXACTINGLY : English Turkish

adv. yorucu bir şekilde, zahmetli bir tarzda, ciddi bir şekilde, talepkar bir şekilde, çok şey isteyen bir tarzda

EXACTINGNESS : English Turkish

n. sertlik, şiddet, ciddiyet, sadelik, zorla olma özelliği

EXACTION : English Turkish

n. ısrarla isteme, zorla alma, zorla alınan şey; haraç, haraç kesme

EXACTITUDE : English Turkish

n. tamlık, doğruluk, kesinlik, katiyet

EXACTLY : English Turkish

adv. tamı tamına, aynen, tamamen, tam olarak, kesin olarak, tam, titizlikle; tamam