Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EXACTLY : English Turkish

interj. doğru, kesinlikle, aynen, çok doğru

EXACTLY SO : English Turkish

çok doğru

EXACTLY THE SAME AS- : English Turkish

- ile tıpatıp aynı,
ile kusursuz şekilde benzer, bütünüyle benzer, tamamen aynı

EXACTNESS : English Turkish

n. kesinlik, tamlık, doğruluk, hatasızlık

EXACTOR : English Turkish

n. şantajcı, zorba, kazıkçı, makul olandan daha fazla isteyen veya talep eden

EXAFLOOD : English Turkish

n. İnternet üzerinden aktarılan hızla büyüyen veri seli, İnternet üzerinde insanlar tarafından yüklenen ve indirilen katlamalı şekilde büyüyen ve bant genişliğini istila eden veri miktarı

EXAGGERATE : English Turkish

v. abartmak, aşırıya kaçmak, abartılı konuşmak, büyütmek, şişirmek, ileri gitmek

EXAGGERATED : English Turkish

adj. abartılı, aşırı, şişirilmiş

EXAGGERATED EXTRAVAGANCE : English Turkish

aşırı israf, abartılı müsriflik, kaynakların veya paranın aşırı savurganlığı

EXAGGERATED JEALOUSY : English Turkish

aşırı kıskançlık, abartılı kıskançlık, aşırı derecede dramatik kıskançlık, abartılı alınganlık

EXAGGERATEDLY : English Turkish

adv. abartılı bir şekilde, şişirilmiş olarak, aşırı şekilde

EXAGGERATINGLY : English Turkish

adv. abartılı bir şekilde, abartarak, büyüterek

EXAGGERATION : English Turkish

n. abartma, aşırılık, mübâlağa, büyütme, abartı

EXAGGERATIVE : English Turkish

adj. abartmalı

EXAGGERATOR : English Turkish

n. abartıcı kimse, bire bin katan kimse

EXALT : English Turkish

v. yükseltmek, artırmak; yüceltmek, övmek, gururlandırmak; güçlendirmek, heyecanlandırmak

EXALT TO THE SKIES : English Turkish

göklere çıkarmak

EXALTATION : English Turkish

n. yükseltme, yüceltme, övme, heyecan, coşkunluk

EXALTED : English Turkish

adj. övgü dolu, coşkun, yüce, yüksek, engin, büyük

EXALTEDLY : English Turkish

adv. yüceltici bir şekilde, etkileyici bir şekilde, ulvileştirerek, muhteşemleştirerek

EXAM : English Turkish

n. sınav, imtihan; muayene

EXAM PERIOD : English Turkish

sınav süresi, sınav dönemi, sınavların zamanı, test olma devresi

EXAM SCHEDULE : English Turkish

sınav programı, yapılacak testlerin süresi ve tarihlerinin listesi

EXAMINABLE : English Turkish

adj. gözden geçirilebilir, incelenebilir, araştırılabilir, kontrol edilebilir

EXAMINATION : English Turkish

n. sınav, muayene, kontrol, inceleme, yoklama, teftiş; soruşturma, tetkik, tahkikat