Multilingual Turkish Dictionary

English

English
EXTROSPECTION : English Turkish

n. kişilik/öz dışındaki şeylerin muayenesi/kontrolü, birinin dış çevresinin gözlenmesi

EXTROVERSION : English Turkish

n. dışa dönüklük

EXTROVERSIVE : English Turkish

adj. dışadönük yaradılışta olan, ilgi ve alakasını dışarıya yöneltme eğiliminde olan (Pisikoloji)

EXTROVERT : English Turkish

n. dışa dönük kimse

EXTROVERT : English Turkish

adj. dışa dönük

EXTROVERTED : English Turkish

adj. dışadönük yaradılışta olan, ilgi ve alakasını dışarıya yöneltme eğiliminde olan (Pisikoloji)

EXTRUDE : English Turkish

v. çıkarmak, preslemek, ihraç etmek, sıkıp çıkarmak, sıkmak, geçirmek, çıkmak, pırtlamak

EXTRUDED : English Turkish

adj. preslenmiş, zorlanarak ve kuvvet uygulanarak oluşturulmuş; dışarı itilerek şekillendirilmiş

EXTRUDER : English Turkish

n. bir kauçuk bileşenini kullanılabilir bir şekilde biçimlendiren makina; zar, barbut, malzemeye (plastik veya metal gibi) arzu edilen bir şekil vermek için kullanılan alet veya cihaz

EXTRUSION : English Turkish

n. çıkarma, sıkma, ihraç etme, kalıptan çekme

EXTRUSIVE : English Turkish

adj. iterek dışarı çıkarma eğiliminde olan; atma/fırlatma eğiliminde olan; dünyanın yüzeyindeki çatlaklar boyunca dışarı doğru zorlanan erimiş kayalara ilişkin

EXTUBATE : English Turkish

v. bir tüpü/boruyu çıkarmak (Tıp)

EXTUBATION : English Turkish

n. bir tüpün çıkarılması, bir tüpün halledilmesi (Tıp)

EXUBERANCE : English Turkish

n. bolluk, coşku, taşkınlık; coşkunluk; laf kalabalığı

EXUBERANCY : English Turkish

n. bolluk, coşku, coşkunluk, taşkınlık, laf kalabalığı

EXUBERANT : English Turkish

adj. canlı, hayat dolu, taşkın; bol, çok, coşkun; verimli, bereketli

EXUBERANTLY : English Turkish

adv. bereketli bir şekilde, verimli bir şekilde; enerjik bir tarzda, coşkulu bir şekilde, hevesli bir şekilde

EXUBERATE : English Turkish

v. bolluk bereket içinde olmak; bol olmak, dolu dolu olmak

EXUDATE : English Turkish

n. dıaşrı atılan madde, dışarı salgılanan madde, dışarı boşaltılan madde, dışarı sızan madde

EXUDATION : English Turkish

n. salgılama eylemi, dışarı sızma

EXUDE : English Turkish

v. çıkarmak, yaymak; kaçırmak; dışarı vermek, sızdırmak, belirtmek, sızmak; terlemek

EXULT : English Turkish

v. sevinçten havalara uçmak, çok sevinmek, bayram etmek (Argo); iftihar etmek, övünmek

EXULTANCY : English Turkish

n. mutluluk kaynağı, keyif, eğlence, neşe, sevinç, keyif

EXULTANT : English Turkish

adj. çok sevinçli, sevinçten uçan

EXULTANTLY : English Turkish

adv. keyifle, sevinçle, mutlulukla, neşe dolu bir şekilde, muzaffer bir eda ile