Multilingual Turkish Dictionary

English

English
FALL THICK : English Turkish

fazla gelmek, büyük miktarlarda gelmek (Argo)

FALL THROUGH : English Turkish

aşarısız olmak, başarı kazanamamak, suya düşmek, fos çıkmak

FALL THROUGH THE CRACKS : English Turkish

gözden kaçmış olmak, dikkat çekmeden gitmek

FALL TO : English Turkish

aşlamak, girişmek, payına düşmek, kendiliğinden kapanmak, yemeğe başlamak, göğüs göğüse savaşmak

FALL TO ONE'S SHARE : English Turkish

v. payına düşmek

FALL TO PIECES : English Turkish

parçalanmak, yıkılmak, paramparça olmak, parçalara ayrılmak

FALL TO THE GROUND : English Turkish

çökmek, parçalanmak, yıkılmak, düşmek

FALL TOGETHER : English Turkish

eraber katılmak, beraber takılmak, basit bir grup oluşturmak

FALL UNDER : English Turkish

dahil olmak, kapsamı içerisinde olmak, altına girmek, altında toplanmak

FALL UPON : English Turkish

saldırmak, hücum etmek, tecavüz etmek;
ile karşılaşmak, denemek, başından geçmek (zor zamanlar, vb.), tecrübe etmek; karşılaşmak, rastlamak, tesadüfen birisi ile yüz yüze gelmek

FALL WITH : English Turkish

v. karşılaşmak, rastlamak, razı olmak, uymak, uyum sağlamak

FALL WITHIN : English Turkish

alanına girmek, yeralmak

FALLACIOUS : English Turkish

adj. yanıltıcı, aldatıcı, safsatalı, boş, safsata, temelsiz

FALLACIOUSLY : English Turkish

adv. hatalı bir şekilde; aldatıcı bir tarzda; hayalkırıklığı yaratan bir şekilde

FALLACIOUSNESS : English Turkish

n. hatalı muhakemenin sonucu, yanlış kararın neticesi

FALLACY : English Turkish

n. yanlış inanış, safsata, mantıksızlık, yanlış

FALLAL : English Turkish

n. giysi üzerindeki ucuz mücevher veya süs dekorasyonu

FALLBACK : English Turkish

n. acil bir durumda CPU'yu destekleyen ve kaybolan verileri kurtaran sistem (Bilgisayar); geri çekilme olayı, gerileme olayı; dönüşen şey, değişen şey, alternatif, ikame, yerine koyma, yedek

FALLEN : English Turkish

adj. düşmüş, düşük, kötü yola düşmüş, düşkün, günahkâr, şehit düşmüş, ele geçirilmiş, yeryüzüne inmiş

FALLEN ANGEL : English Turkish

n. yeryüzüne inmiş melek

FALLEN ARCHES : English Turkish

n. düztabanlar

FALLEN ASTERN : English Turkish

adj. geride kalan

FALLEN FROM GRACE : English Turkish

gözden düşen, cazibesini kaybeden, gündemden düşen

FALLEN FRUIT : English Turkish

yere düşmüş meyve, ağaçtan yere düşmüş meyve

FALLEN INTO DESUETUDE : English Turkish

yürürlükten kalkmış olan, kullanılmıyor durumda olmak