English
FROU FROU : English Turkish
n. şıklık taslama, hışırtı
FROUFROU : English Turkish
n. hışırtı, hışırdama, hışırtı sesi (ipekli kumaş gibi); fırfırlar, kurdeleler, gösterişli süslemeler (elbise üzerinde)
FROUNCE : English Turkish
v. kaşlarını çatmak, hoşnutsuzluk veya öfke nedeniyle kaşlarını çatmak, sinirli bir şekilde bakmak, surat asmak; kıvrımlarla büzgü yapmak veya süslemek (elbise gibi); kırışıklar oluşturmak
FROUSY : English Turkish
adj. kirli, pasaklı, küflü, köhne; kokuşmuş, düzensiz, taranmamış
FROUZY : English Turkish
adj. kirli, pasaklı, küflü, köhne; kokuşmuş
FROWARD : English Turkish
adj. ters, aksi, inatçı, dik başlı, serkeş
FROWARDNESS : English Turkish
n. terslik, inatçılık, dik kafalılık, itaatsizlik
FROWN : English Turkish
n. hoşnutsuzluk belirten bakış, sinir olma, kızma
FROWN : English Turkish
v. kaşlarını çatmak, somurtmak, surat asmak, hoşgörmemek
FROWN DOWN : English Turkish
v. kaşlarını çatmak, hoşnutsuzluğunu göstermek
FROWNER : English Turkish
n. kaşlarını çatan kimse, somurtan kimse, sinirli bakan kimse
FROWNING : English Turkish
adj. çatık, ters, hoşnutsuz, kızgın, endişe verici
FROWNING : English Turkish
n. kaş çatma, somurtma
FROWNINGLY : English Turkish
adv. hoşnutsuz bir şekilde, kaşlarını çatarak, sinirli bakarak, beğenmeyerek
FROWSILY : English Turkish
adv. pasaklı bir şekilde, düzensiz bir biçimde, karmakarışık bir biçimde
FROWSINESS : English Turkish
n. pasaklılık, kirlilik, düzensizlik, kılıksızlık; küf kokusu, küflenme
FROWST : English Turkish
adj. basık hava, havasız ortam
FROWST : English Turkish
v. basık havalı yerlerde vakit geçirmek
FROWSTY : English Turkish
adj. basık, havasız, küf kokulu
FROWSY : English Turkish
adj. pasaklı, dağınık, taranmamış; hırpani, kılıksız
FROWZILY : English Turkish
adv. pasaklı bir bicimde, kokuşmuş bir biçimde, küf kokulu bir biçimde; pasaklı bir şekilde, şapşal bir biçimde
FROWZINESS : English Turkish
n. küf kokma, pasaklılık
FROWZY : English Turkish
adj. küf kokulu, kötü kokulu, basık, pis, pasaklı
FROZE IN HIS PLACE : English Turkish
yerinde dondu kaldı, hareketsiz hale geldi, put kesildi
FROZE THE DEPOSIT : English Turkish
mevduatı dondurdu, mevduatı erişilemez hale getirdi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani