Multilingual Turkish Dictionary

English

English
PARALLEL TRENCH : English Turkish military

PARALEL İRTİBAT BÜROSU HENDEĞİ:Cepheye paralel olan ve özellikle yan irtibatı, icabında, irtibat için kullanılan siper

PARALYZING GAS : English Turkish military

FELÇ YAPAN GAZ:Kimya harbinde; felç meydana getirmek için kullanılan ve çok defa, gaz şeklinde olan kimya harbi maddesi. Hidrosiyanik asit, hidrojen sülfat ve karbon monoksit en çok kullanılan felç yapıcı gazlar arasındadır

PARAMILITARY : English Turkish military

MİLİS, PARAMİLİTER:

PARAMILITARY FORCES : English Turkish military

MİLİS KUVVETLER:Bir memleketin muvazzaf silahlı kuvvetlerinden ayrı fakat, kuruluş, teçhizat, eğitim veya görev bakımlarından bunlara benzeyen kuvvetler veya gruplar. Bunlar sadece milis kuvvetler olmayıp, gerektiğinde askeri harekatı destekleyebilecek yarı askeri karakterde kuvvetlerdir. İtalya'da KARABİNİARİ jandarma teşkilatı gibi

PARAMILITARY OPERATION : English Turkish military

MİLİS HAREKATI:Milis kuvvetler tarafından girişilmiş bir harekat

PARAPET : English Turkish military

ÖN SİPER; TOPRAK SİPER:Bir siper veya silah mevziinin önüne, personeli düşman göz ve ateşinden korumak için yığılan ve çok defa, toprak olan alçak bir set. Bak. "breastwork" ve "parados"

PARAPHRASE : English Turkish military

PARAFRAZ, HABERİ ŞEKLEN DEĞİŞTİRMEK:Bir haberin anlamına dokunmadan, ifade tarzını değiştirmek

PARARESCUE TEAM : English Turkish military

PARAŞÜTLÜ KURTARMA TİMİ:Bir olay yerine, karadan veya paraşütle atlamak; suretiyle havadan sızıp tıbbi yardımda bulunacak, hayatı kurtarma metodları uygulayacak ve hatta kalanları kurtaracak nitelikte özel surette yetiştirilmiş personel

PARASITE DRAG : English Turkish military

MUZIR GERİLEME:Bir uçağın gerilemesinde, kaldırılışın sebep olduğu gerileme dışında kalan kısım. Bak. "drag". ı

PARASOLE MONOPLANE : English Turkish military

ŞEMSİYE KANATLI TEK SATIHLI UÇAK:Bak. "monoplane"

PARATROOPS : English Turkish military

PARAŞÜT KITALARI:Bak. "parachute troops"

PARAVANE : English Turkish military

PARAVAN:Geminin başında bulunan bir donanıma bağlı birhalatla, çekildiği zaman geminin yanlarına doğru açılan ve geminin rotası üzerindeki demirlenmiş mayınların kablolarını kesen koruyucu bir sualtı cihazı. Halatlar kesilince, meydana çıkacak mayınlar görülüp tahrip edilebilir

PARELOTOK : English Turkish military

PARELOTOK:Aktif toprak tabakasının buzları çözülmüş kısmı ile, bir talik arasındaki soyut bir donmuş toprak tabakası. Bu tabaka, genellikle, bir veya iki mevsim devam eder ve kışın çok soğuk, yazın normalden aşağı sıcaklıkta olmasından dolayı, yaz çözümü aktif toprak tabakasını tamamen eritmediği zaman meydana gelir

PARENT STATION : English Turkish military

ANA İKMAL İSTASYONU:Bir başka tesis veya müstakil teşkile ait müşterek destek ihtiyaçlarının tamamını veya bir kısmını temin ile görevlendirilmiş bir teşkil, tesis

PARENT UNIT : English Turkish military

ANA BİRLİK:Daha küçük bir birliğin veya tek erin bağlı olduğu teşkil. Daha küçük bir birlik, başka bir şekilde özel görev veya müfreze hizmet yapabilmekle beraber, yine de ana birliğe bağlı olabilir

PARENTHESIS : English Turkish military

PARANTEZ, AYRAÇ:Bir cümle içinde geçen bir sözü metin dışı tutmak ve üzerine dikkati çekmek maksadıyla, bu sözün başına ve sonuna konulan dikey yay işareti

PARK : English Turkish military

PARK ETMEK:Top ve araçları garnizonda veya kampta muntazam bir şekilde tertiplemek

PARKA : English Turkish military

PARKA:Soğuk veya çok soğuk iklimlerde giyilmek için muhtelif şekillerde yapılan ve bir başlığı bulunan ceket

PARKING PLAN : English Turkish military

PARK PLANI:Çıkış hava alanı veya iniş bölgesinde uçakların park edilmelerine ait şematik bir plan

PARLEY : English Turkish military

MÜTAREKE MÜZAKERESİ:Teslim şartları vesaireyi görüşmek üzere, mevzii mütareke sırasında taraflar arasında yapılan konuşma

PARLIAMENTAIRE : English Turkish military

KONUŞMA GÖREVLİSİ, MÜKALEME MEMURU:Muharebede, bir muharip kuvvet komutanının düşman komutanı ile açık ve direkt muharebede bulunmak üzere, düşman hatlarına gönderdiği bir memur

PAROLE : English Turkish military

NAMUS VE ŞEREF SÖZÜ:Bir mahpusun kaçmaya teşebbüs etmeyeceğine dair verdiği söz

PAROLE ADVISER : English Turkish military

ÖĞÜTÇÜ; NASİHATÇI:Şartlı tahliye edilmiş bir genel mahpusa, takip etmesi gerekli hareket tarzı hakkında öğüt veren kimse

PAROLE AGREEMENT : English Turkish military

ŞARTLI TAHLİYE BELGESİ:Şartlı tahliye yapılmadan önce bir mahpus tarafından imza edilen ve şartlı tahliye koşullarını ihtiva eden belge

PAROLE OFFICER : English Turkish military

ŞARTLI TAHLİYE SUBAYI:Bir disiplin cezaevinde şartlı tahliyelerle ilgili yazışmaları idare eden ve bu husustaki müracaatları inceleyen subay