Germany
TRUMM : German Turkish
n dial. büyük parca; at nah kadar
TRUMPF : German Turkish
m l. Ka. koz. atu
flg. moda;
* spielen koz atmak; seine Trümpfe ausspielen flg. kozianm oynamak; Pik ist ~. Koz macadir. j-m zeigen, was ^ ist. F meselenin ne oldu^unu göstermek Qen (tr.) kozia bir kägit kirmak; (intr.) koz oynamak (od. kullanmak)
TRUNK : German Turkish
m l. icme, icim
(Schluck) yudum
s.
sucht. Qen sarhos, mest; ~ machen sarho^ etm.; — sein (vor Freude usw.) bsden mest olm.
en.bold m bekri, ayyas, icken; ickiye düskün
en.heit / sarhosluk, sermestlik
sucht f icki iptiläsi; alkolizm; (periodische) dipsomani 2süchtig cok icen; ickiye düskün; (periodisch) dipsoman
TRUPP : German Turkish
m l. grup, takim, ekip, seksiyon
mil. kisim, posta, müfreze
TRUPPE : German Turkish
l. mil. kita, birlik
(Schauspieler) trup, kum-panya; temsil heyeti; (-n) pl. mil. kitalar, kuvvetler
TRUPPENAMT : German Turkish
n ordu dairesi
arzt m kita hekimi
aushebung / asker toplama
führer m kitaat komutani
führung f kita sevk ve idaresi
gattung/simf; siläh cinsi
gliederung /kita kurulusu
landung / asker cikarma; kitaat debark-mani
parade;
schau /resmigecit
teil m birlik
transpor-ter m asker nakliye gemisi {bzw. uca^i)
Übung / kita tatbikati
Übungsplatz m l. talimgäh; talim meydani
(Schießplatz) atis yeri; poligon
Verbandsplatz m kita sargi yeri
Verschiebung / kitalann kaydirilmasi
TRUPPWEISE : German Turkish
kisim kisim; kisim (od. müfreze) halinde
TRUST : German Turkish
m tröst
TRUTHAHN : German Turkish
m zo. baba hindi; gurk; sich wie ein ^ blähen baba hindi gibi kabarmak
henne / disi hindi
TRYPANOSOMA : German Turkish
n zo. tripanozoma
TRÄCHTIG : German Turkish
(Tier) yüklü, gebe; ^ werden döl tutmak 2kett/ gebelik
TRÄGER : German Turkish
m l. tasiyan, tasiyici, dayanikli, mukavim
(Last9) hamal, küfeci
(Inhaber) hamil
(Aufhänger) aski
techn. mesnet, destek, yatak, istinatgäh, tutturac
(bei Damenkleidern) brötel, strep
arch. (Unterzug) taban agaci
dienste pl. hamallik, küfecilik
lohn m hamal (od. küfeci) ücreti (od. parasi); hamaliye ^Ios (Damenkleidung) streples
TRÄGHEIT : German Turkish
l. (Faulheit) tembellik, üseniklik. gevseklik, re-havet, letarji
(Schlafmützigkeit) uyusukluk, miskin-lik, nanemollalik, ruhsuzluk, cansizlik
(Schwerfälligkeit) mizmizlik, agirlik
(geistige) habic;aflet
phys. atalet, kesalet, histerezis, eylemsizlik
s.gesetz n phys. atalet kanunu
».moment n phys. atalet am; eylemsizlik momenti
TRÄLLERN : German Turkish
l. kendi k-ne sarki söylemek
(Singvogel) ma-kara cekmek
TRÄNE : German Turkish
yas, gözyasi;
n vergießen gözyasi dökmek; ya$ akitmak; Die
n rollen ihm über die Wangen. Ya§ aklyor. voller –n (Augen) yasli; den
n nahe a^lamali, a^lamsik ^n gözleri yasarmak
TRÄNENDRÜSE : German Turkish
gözyasi bezi; guddei demiye
gas n gözleri yasartan gaz
gas.bombe / göz yasartici bomba
nasen.-gang m an. gözyasi yolu^mecrayi dem*!
sack m an. gözyasi kesesi; kisei demiye ^überst^ömt iki gözü iki cesme
TRÄNKE : German Turkish
yalak, suvat; yuvarma yeri; las tekne 2en l. su vermek; b-ne su icirmek
(Tiere) suvarmak J. ehem.
doyurmak, isba etm.
(imprägnieren) zerk etm., enjekte etm. "elmer m suvarma kovasi
TRÄUBEL : German Turkish
n bot. s. Traubenhyazinthe
TRÄUFELN : German Turkish
(tr.) damia damia akitmak; damlatmak; (mir.) damia damia akmak; sizmak, damlamak
TRÄUMEN : German Turkish
l. rüya (od. düs) görmek
(von) a) bs, b-ni rüyasmda görmek; b§ rüyasma girmek b) (sich in der Phantasie ausmalen) tasavvur (od. tahayyül) etm. c) (sich et. wünschen) bse imrenmek; bse can atmak
(vor sich hin) hayallere dalmak; dalginlik etm.; V: dalga (od. tonel) gecmek; So etwas hätte sich niemand — lassen. Böyle bir seyi kimse aklindan gecirmezdi. ^e^(in/) m l. rüya gören
(zerstreut) dalgm; dalgaci Mahmut
(Phantast) hayalci ^e^e^/^üya, sayiklama, dalginlik, hayalät;
en nachhängend hayalperest
erisch rüyali, rüyamsi, hayalperest, dalgm, düsünceli
TRÖDEL : German Turkish
m l. eski püskü (cürük cank; müzelik) esya; pili-pirti, söküntü, süprüntü; kink dökük; hurt hurdavat; hirti pirti; ivir zivir
(Altwarenhandel) eskicilik, koltuk-culuk
el/tembellik, üseniklik
fritze m F tembel, üsen-geQ kimse °ig tembel davranan
kram m s. Trödel (l).
laden m eskici dükkäni
liese / F tembel Raziye
markt m bitpazan; persembe pazan °n tembel davranmak; bsi yapmaga üsenmek –waren pl. s. ~ (l)
TRÖDLER : German Turkish
m l. eskici, koltukcu. hurdaci, bozmaci
tembel hareket eden; miymmti
TRÖPFELN : German Turkish
l^s. tropfen.
hafifce yagmur yagmak
TRÖSTEN : German Turkish
teselli etm., avutmak. avundurmak; sich ^ teselli bulmak; avunmak 2er(in/) m teselli eden
lieh s. trostreich
TRÜBE : German Turkish
l. (Flüssigkeit) bulamk, kesif
(glanzlos) donuk, mat, sönük, fersiz, soluk, solgun
(Wetter) kapall, bulutlu, pusank, puslu
ßg. magmum, düsünceli, mah-zun, mükedder;
e gestimmt sein melankolik olm.; im
en fischen bulanik suda balik aviamak; Im-en ist gut fischen. Kurt dumanli havayi sever. Spr.;
es Licht kör kandil;
e Affäre bulasik bir is; Es ist
es Wetter geworden. Hava bulandi (bulutlandi, kansti). ganz ~ bumbulanik; Damit sieht es
e aus. 0 isten artik hayir yok
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani