Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
TÖNERN : German Turkish

topraktan mamul; auf
en Füßen stehen ßg. sallan-mak; cöpten direk olm

TÖNNCHEN : German Turkish

n: wie ein ~ fici gibi

TÖNUNG : German Turkish

l. nüanslama
s. Tonung
(Haar9> saclann hafifce boyanmasi

TÖPFER : German Turkish

m l. cömlekci, canakci
(Ofensetzer) sobaci
arbeit / l. cömlekcilik, canakcilik
(am Ofen) soba kurma isi
ei / l. cömlekcilik, canakcilik
(Werkstatt) cömlekci tezgähl
Scheibe / cömlekci tornasi
waren pl. canak cömiek

TÖRICHT : German Turkish

akilsiz, ahmak, budala, deli, alik

TÖRIN : German Turkish

akilsiz kadm (kiz)

TÖRN : German Turkish

m naut. gamba

TÖRTCHEN : German Turkish

n gato, pasta

TÖTEN : German Turkish

öldürmek, heläk (od. telef) etm.; b-nin anasmi agiatmak; kämm dökmek (od. akitmak); sich ~ k-ni öldürmek; intihar etm.; Man hat den Räuber getötet, Haydudu vurmuslar. mit der Absicht zu ~ katil kastiyle

TÖTFTÖFF : German Turkish

n Ki. otomobil, tomafil

TÜCHTIG : German Turkish

l. (fähig) muktedir, kudretli, ehliyetli, kabiliyetli, yarar, liyakatli, kifayetli
(intelligent) anlayisli, dira-yetli, akilli
(vortrefflich) fevka^äde/ mükemmel
(lobenswert) sayam takdir; liyakatH. klymetli
(gründlich) esasli
(heftig) siddetli
(ordentlich) adamakilli; bir temiz (od. iyi)
(Frau) ete^i belinde; hamarat; kadm kadincik; hamm kadm
(Setzer) typ. klavyesi kuvvetli
(geschickt) maharetli; elinden kus ucmaz; (Adv.) läyikiyle; läyi^i vechile; adamakilli; iyiden iyiye; eni-konu, iyicene; güzel güzel; bal gibi; es j-m
^ geben b-nin yuvasim yapmak 9keit / kabiliyet; yüz akli^i; liyakat, yararlik, degim

TÜCKE : German Turkish

l. (Bosheit) ser, kötülük, domuzluk
(Hinterlist) hlyanet, hile, desise, sinsilik
(Streich) yaramazhk, muziplik, seytanet

TÜCKISCH : German Turkish

l. (boshaft) kötü, fena, serir, muzir, tehlikeH
(hinterhältig) hain, dessas, hilekär; domuz gibi; sinsi
muzip, seytant

TÜFTELIG : German Turkish

F l. (Arbeit) nazik, ince; cok hassasiyet isteyen
(P.) kill kirk yaran; titiz, müskülpesent
n F l. (grübeln) zihnini kurcalamak; kill kirk yarmak
(kleinlich sein) titizlik etm

TÜLL : German Turkish

m tül, tülbent, krep

TÜLLE : German Turkish

l. bir kabm a§zi, emzi^i
techn. (Muffe) kovan, manson
techn. (Fassung) yuva, duy

TÜLLGARDINE : German Turkish

tül perde

TÜMMLER : German Turkish

m zo. domuzbaligi

TÜMPEL : German Turkish

m l. (Pfütze) su birikintisi; irkinti; camurlu cukur
(Teich) kücük göl

TÜNCHE : German Turkish

l. badana, carpi
ßg. kalay, yaldiz; sahte gösteris; Seine Vornehmheit ist nur ^. Onun kibarligi yaldizdan ibarettir. °n badana yapmak (vurmak, etm.), bsi badanalamak
n n badiyonaj
r m badanaci

TÜPFEL : German Turkish

m,n\\. leke, benek, nokta
(auf Stoff) kum
chen n kücük nokta; das
^ auf dem i l. i harfi üzerindeki nokta
ßg. en ufak aynnti
Tarn m bot. ciyan otu
gefäße pl. bot. noktali damarlar; eviyei münakkata
hartheu n bot. san kantaron; mayasil otu
hyäne / zo. benekli sirtlan ^n beneklemek, noktalamak

TÜR : German Turkish

l. kapi
(Schrank9, Ofen2 usw.) kapak; ^ und Tor öffnen fig. l. gönül hoslugiyle bse müsaade etm.
pej. bse kapi acmak, yer vermek; Politik f der offenen ~ acik kapi siyaseti; in der ^ ßg. ayaküstü; ayagi üzengide; giderayak; mit der ^ ins Haus fallen kapi yapmadan (od. zemin hazirlamadan; damdan düsercesine; pattadak) bsi söylemek; von ^ zu — gehen kapi kapi (od. saka beygiri gibi) dolasmak; vor der ^ stehen l. kapi önünde durmak
fig. (bevorstehen) kapiya dayanmak; gelip catmak; (olacak) gibi görünmek; bsin arifesinde bulun-mak; Der Winter steht vor der —. önümüz kis. Ki§ kapiya geldi. vor die ~ setzen kapi disan etm.
angel / kapi rezesi (od. mentesesi)

TÜRCHEN : German Turkish

n l. kücük kapi
(in e-m Torflügel) kapi kuzusu (od. yavrusu)

TÜRFLÜGEL : German Turkish

m kapi kanadi
füllung / kapi aynasi

TÜRGRIN : German Turkish

m kapi kolu
hüter m kapici