Germany
UBERMANGANSAUER : German Turkish
:
es Kali ehem. potasyum permanganati; permanganat
UBERMORGEN : German Turkish
(yann degil) öbürgün
ig: der
e Tag öbürkü gün
UBERPFLANZEN : German Turkish
F bitkileri bir yerden alip baska bir yere dik-mek
UBERSCHIFFEN : German Turkish
l. (intr.) denizden gecmek
(tr.) (z.B. Waren) bir sahilden di^erine nakletmek
UBERSCHLÄCHTIG : German Turkish
s. Überschlächtig
UBERSCHWENGLICH : German Turkish
l. (unendlich) bitmez tükenmez; namü-tenahi, sonsuz
(allzuviel) cok fazia
(übertrieben) mübalagali
(sehr begeistert) coskun, heyecanli, taskm
UBIQUITÄR : German Turkish
her yerde mevcut olan (bitki veya hayvan)
UDSSR : German Turkish
„Union der Sozialistischen Sowjetrepubliken Sovyet“ Sosyalist Cumhuriyetleri Birligi
UFER : German Turkish
n su kenan; sahil, kiyi, yaka, yali; über die ^ treten tasmak, azmak; feyezan (od. tugyan) etm. 91os hadsiz hesapsiz; sonsuz; ucu buca§i olmayan
mauer / nhtim
Schnecke / zo. deniz salyangozu; litorina
Schnepfe / zo. culluk
schwalbe / zo. kum kirlangici
UFF : German Turkish
! Int. ofl
UHR : German Turkish
l. saat
(Gas^ usw.) kontör, muaddit, sayac; Wieviel ^ ist es? Saat kactir? Es ist drei ^. Saat üctür. um drei ~ saat ücte; Nach meiner ~ ist es vier. Benim saatim dort. die ^ aufziehen saati kurmak; auf die •^ sehen saate bakmak
armband n kol saati kayisi
feder / saat yayi (od. zemberegi)
gehäuse n l. (bei Wanduhr) dolap
(bei Taschenuhr) yuva
gewicht n denk agirligi
glas n saat cami
kette/saat köstegi; kordon
macher m saatci
pendel n saat rakkasi-Schlüssel m kurgu
tasche / saat cebi
türm m saat kulesi
werk n saat mekanizmasi –zeiger m l. saat ibresi
(großer) yelkovan
(kleiner) akrep
zeit / saat ayan
UHU : German Turkish
m zo. puhu ku§u; yapalak
UIGURE : German Turkish
n; 9isch bist. Uygur
UKAS : German Turkish
m l. fr. (^arm emimamesi
allg. emimame, irade, ukas
UKELEI : German Turkish
m s. Laube (3) Ukraine / n.pr. Ukranya, Ukrayna
ef(ta /) m; 2isch ükranyali
lsch(-e) n (Sprache) Ukranca
ULAN : German Turkish
m fr. mit. mizrakh süvari
ULK : German Turkish
m saka, alay, egience, azizlik, muziplik; sich e-n ^ er» lauben azizlik etm.; — treiben (mit) b-le, bsle alay etm., egienmek Qen F sakalasmak; b-Ie alay etm. ^^( nekre, paskai, gülünc; ne ömür seyl ülkus n med. karha, ülser Ulme / bot. karaagac
n.gewächse pL bat, karaagacgiller, dürdaniye
ULSTER : German Turkish
m bir nevi palto
ULTIMA RATIO : German Turkish
son care
ULTIMATIV : German Turkish
I. ültimatom seklinde
kategorik, kesin, katt °um n ültimatom; ein ^ stellen ültimatom vermek
ULTIMO : German Turkish
m H aym son günü
ULTRA : German Turkish
m müfrit, Ultra 9konservativ iron. Ebüssuut efendinin torunu
kurz.welle / mikro-ont 2marin acik mavi; deniz mavisi
mikroskop n ültramikroskop ^modem Ultra modern 2montan fr. katolisizm politikasi taraftan olan
natlonalist m asin milliyetci
ULTRA POSSE NEMO OBLIGATUR : German Turkish
Çerci basmdakini satar. Spr. Testi icindekini sizar. Spr. Varını yoğunu veren utanmaz. Spr
ULTRARADIKAL : German Turkish
asin müfrit
rot ültrakirmizi; kizil ötesi; en- fraruj 9schall m ültrases 2schall.welle / ültrases dalgasi
violett ültraviyole, ültramor; (maverayi benefsevt); morötesi;
e Strahlen pl. ültraviyole ismiar; Behandlung mit
en Strahlen med. ültraviyole seanslan
UM : German Turkish
l. etrafın(d)a
(betreff) hakkinda, hususunda; (bse) dair
(kausal)
den,
dan dolayi; bş yüzünden
(ungefähr) tahminen, takriben; asagi yukan
(temporal) a) (genau)
de,
da b) (ungefähr)
e dogru; saat
.. raddelerinde (od. sularında)
(um zu)
mak,
mek icin; maksadiyle
(um
.. willen) ugruna, yoluna; (bei P.) b-nin basi icin; ^ vier Uhr saat dörtte; um vier Uhr herum saat dort sularında; Er ist ^ die Dreißig. Otuzunda var yok. ^ 10 Prozent yüzde on nispetinde;
^ des Vaterlandes willen vatan yolunda; ^ Gottes willen! Allah askınal Allah göstermesin! Ich bin gekommen, ~ Sie zu sehen. Sizi göreyim diye geldim. Er stand auf, ^ wegzugehen. Gitmek üzere kalkti. Jeder arbeitet, ^ seine Lage zu verbessern. Herkes calisir ki durumunu düzeltsin. Er ist zu klug, ^ das nicht zu wissen. Bunu bilmeyecek kadar akilsiz degildir. e-r^ den ändern l. (abwechselnd) sira ile
(nacheinander) birbiri ardisira; ^ so s. desto: je. ^ so bessert Daha iyi ya! Canıma minnet! ^ so mehr afortiori; haydi haydi; daha ziyade; evleviyetle; ^ so schlimmer für ihn! Başı taşal ~ so weniger daha az; ^ und ^ \\. (von allen Seiten) her taraftan; evire cevire
(ganz und gar) büsbütün, tamamen; et. ^ fünfzig Mark kaufen bsi elli marka satin almak; Jahr ^ Jahr seneden seneye; her sene; sich ^ zwanzig Mark verrechnen hesabinda yirmi mark yanilmak; Wie steht es ~ ihn? Durumu nasildir? sich ~ j-n ängstigen b-nin akibeti hakkinda endiseye düsmek; sich — et. sorgen bsi merak etm.; sich um et. grämen bse kederlenmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani