Germany
UNSCHLITT : German Turkish
n icyagi, donyagi
UNSCHLÜSSIG : German Turkish
kararsiz, mütereddit, duruksun; ^ sein tered-düt etm., duraksamak
UNSCHULD : German Turkish
l. sucsuzluk, masumiyet
(Arglosigkeit) safderunluk
(Jungfernschaft) bekäret, kizlik; e-m Mädchen die ^ rauben kizligini bozmak; Ich wasche meine Hände in ^. Günah benden gitsini die — vom Lande safderun köylü kizi ^lg l. sucsuz, kabahatsiz, masum, günahsiz
(jungfräulich) bakire; kizoglan kiz;
es Blut vergießen masum kam akitmak; W ir sind daran vollkommen ^. Bizim bu iste hicbir sunu taksirimiz yoktur. den Unschuldigen spielen sureti haktan görün-mek; für ^ erklären paklamak; Es erwies sich, daft er ^ war. Masumiyeti anlasildi. ^ mitbestraft werden gürültüye gitmek; topun agzina gelmek 2s. voll s. unschuldig
UNSCHWER : German Turkish
zahmetsizce, kolayca
UNSCHÄDLICH : German Turkish
zararsiz; fenali^i dokunmayan; ^ machen l. zararsiz hale getirmek; muzir olmayacak bir hale sokmak; tehlikesizlestirmek
(Gift) tesirsiz birakmak: Die Gendarmerie hat die Räuber ^ gemacht. Jandarma, esklyayi temizledi
UNSCHÄTZBAR : German Turkish
l. paha bicilmez; cok klymetli
fevkaiäde büyük
UNSCHÖN : German Turkish
güzel olmayan; yakisik almaz; sevimsiz, cirkin, bicimsiz, lampasa, kupal, kaba, kubat; — finden fena görmek
UNSEGEN : German Turkish
m l. (Unglück) feläket
(Fluch) beddua
UNSELBSTÄNDIG : German Turkish
l. baskasimn yardimma muhtac olan
müstakil olmayan; b-nin hizmetinde bulunan;
e Arbeit l. baskasmm yardimiyle yapilmis olan vazite
baskasi-nin hizmetinde görülen is
UNSELIG : German Turkish
ugursuz, nuhusetli, seametli, menhus, hayirsiz; sein
es Geschick alninin karayazisi unser bizim; der
c (od.-ige) bizimki;
e Leute bizimkiler
einer;
eins;
esgleichen bizler; bizim gibiler
t.halben;
t.wegen; (um)
t.willen bizim icin; hatinmiz icin
UNSICHER : German Turkish
l. emin (od. saglam) olmayan; emniyetsiz
(Hand)titrek
(gefährlich) tehlikeli
(ungewiß)süpheli, iskilli
(Gebiet) asayissiz
(Börse) mütereddit, duruksun; Sind die Straßen ^7 Yollarda korku var mi? — sein iskillenmek, süphelenmek, tereddüt etm., duraksamak;^ werden (Redner, Prüfling usw.) bocalamak 2heit / l. emniyetsizlik
(Labilität) istikrarsizlik
(in e-m Land) asayissizlik
süphe, iskil. tereddüt
UNSICHTBAR : German Turkish
görünmeyen; ^ machen (Tarnkappe im Märchen) görülemez hale sokmak; sich ^" machen (hum.) ortadan kaybolmak; sivismak; hum.: kayiplara (od. kirklara) kansmak
UNSINGBAR : German Turkish
mus. icra disi
UNSINN : German Turkish
m l. manasizlik, zirva, sacma, laf, halt
(Ausruf) Laf söyledi balkaba^il Laf kitliginda asmalar budaya-yiml Nun hör sich mal e-r diesen ^ an! Laf ola beri gele! ^ reden zirvalamak, sacmalamak; sap derken saman demek; hezeyan etm,; Hör doch nicht auf jeden ~/ Olur olmaz seylere kulak asma! 2ig l. manasiz, sacma. abes, abuksabuk
(närrisch) deli(-ce); Was für ein
er Gedanke! Ne halt eder aganin beygiril
UNSITTE : German Turkish
l. kötü itiyat
(Mißbrauch) suiistimal 2Uch l. ahläksiz; ahläka aykin
(obszön) müstehcen
UNSOLDATISCH : German Turkish
askerlige yakismaz; gayri askert
UNSOLID : German Turkish
(-e) l. saglam olmayan
(unzuverlässig) güvenil-mez
(ausschweifend) sefih, ucan
(leichtsinnig) hoppa, havat; ^ gebaut (Haus) cörden cöpten;
es Unternehmen cürük alisveris; sich auf ein
es Unternehmen einlassen cürük tahtaya basmak
UNSOZIAL : German Turkish
sosyal olmayan; antisosyal
UNSPIELBAR : German Turkish
mus. icra disi
UNSPORTLICH : German Turkish
l. sportmenlige yakismaz
(P.) sporcu olmayan
UNSTATTHAFT : German Turkish
l. caiz olmayan
(ungesetzlich) gayri mesru; kanunlara aykin
UNSTERBLICH : German Turkish
ölmez, ölümsüz, läyemut, kalimli, muhallet, ebedt; (Adv. a.) F son derecede; gayet; die vierzig °en (der Französischen Akademie) Kirk Ölmezier; ^ werden ölmeziesmek 2kelt/ölü(m)süzlük, ölmeziik, läyemutiyet, ebediyet, bengilik; ~ verleihen ölmeziestirmek
UNSTERN : German Turkish
m l. (Mißgeschick) kör talih; malsans
(Unglück) feläket, musibet
(böses Geschick) ugursuzluk, seamet; et. seinem ^ zuschreiben talihsizligine vermek; unter e-m •^ stehend ugursuz, mesum, seametli
UNSTET : German Turkish
l. sabit olmayan; degisen, mütehavvil
(wankelmütig) kararsiz, sebatsiz; daldan dala konan; gelgec
(ruhelos) ezeli; (Adv.) durmadan dinlenmeden
(nicht seßhaft) yersiz yurtsuz
(wer kein Sitzfleisch hat) dama tasi gibi; ^ umherwandern serserilik etm.; daglara düs-mek
UNSTETIG : German Turkish
l. s. unstet
math. kesikli, munkati 2keit/karar- sizlik, devamsizlik, sebatsizlik; (Unrast) huzursuzluk
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani