Germany
GENETIK : German Turkish
l. (Entstehung der Organismen) tekevvün, tesekkül, türüm, olus
(Vererbungslehre) veraset ilmi; kalitim bilimi; genetik ^isch l. tekevvüni, olusul, tek-vini, türümsel
genetik
GENETIV : German Turkish
m s. Genitiv
GENETTE : German Turkish
(Ginsterkatze) zo. jenet
GENEVER : German Turkish
m ein cesnili icki
GENF : German Turkish
n. pr. (Belgien) Gand
GENIAL : German Turkish
dähi(-yane), dehakär, mübdi, yaratici; karihasi genis 9ität / dähilik, deha, jeni; kariha genisligi
GENICK : German Turkish
n l. ense (kökü)
(Hals) boyun (kökü); sich das ^ brechen boynunu kirmak; boynu altinda kalmak; ins ^ schieben (Hut) ensesine yikmak;
starre/
ensc tutulmasi
(übertragbare) menenjit (epidemik)
GENIE : German Turkish
n l. deha, dähilik
dähi; verkanntes ^ l. dehasi takdire mazhar olmamis kimse
F iron. dähilik satan kimse
GENIEREN : German Turkish
ahatsiz, taciz etm.; sich ^ utanmak, sikilmak, mahcup olm.; bsi yapmaga yüzü yok olm.; yüzü tutma-mak; sich nicht — (yapmaktan) cekinmemek, geri dur-mamak; (yapmaga) cüret etm
GENIEßBAR : German Turkish
l. (Speise) yenilebilir
(Getränk) icilebilir
(erträglich) cekilir; Er ist heute gar nicht ~. fig. hum. Bugün gene huysuzlugu üstünde.
en l. (Vorteile von et.) bsden istifade etm., faydalanmak
(nutznießen) intifa etm.
(essen) yemek yemek
(trinken) icmek
(mit Lust) bsden zevk, lezzet almak; zevkini cikarmak, hos-lanmak; bsi hos gecirmek
(von et.) tatmak
(Erziehung) terbiye görmek
(j-s Vertrauen) b-nin mutemedi olm.
(erlangen) bse mazhar, nail olm.
(seine Jugend) gencligine doymak
(et. richtig) tadini cikarmak
(fröhliche Stunden) keyif catmak; Es ist nicht zu ~. Yenir yutulur sey degil. ~er m ehlikeyif; ağzinin tadini bilen adam; dünya adami
GENITALIEN : German Turkish
pl. tenasül uzuvian; genital organlar; avret
GENITIV : German Turkish
m gr. l.
in halt; muzafünileyh
(in sb. Füg.) belirten
konstruktion gr. ad tamlamasi; izafet terkibi; (suffigierte) belirtili tamlama; tayinli izafet
GENIUS : German Turkish
m l. s. Genie
(guter) koruyucu meiek
GENOM : German Turkish
n biol. genom, jenom
GENOSSE : German Turkish
m
arkadaş
suç ortağı
yoldaş; (-n pl.)
jur. rüfeka, arkadaşlar
(Mohammeds) sahabe
GENOSSENSCHAFT : German Turkish
; ~lich kooperatif
s.verband m kooperatif birligi
s.wesen n kooperatifcilik
GENRE : German Turkish
n janr
bild n gündelik hayat sahneierini tasvir eden tablo
maler m gündelik hayattan sahneler resmeden sanatkär
GENTLEMAN : German Turkish
m centilmen
s Agreement centilmen anlasmasi
GENUA : German Turkish
n. pr. l. Cenova
bist. Ceneviz
eser m I. Cenovali
bist. Cenevizli; ^ Schloß (am Bosporus) n. pr. Yoros
GENUG : German Turkish
käfi, yeter; ~ davon f Yeter artik! Ich habe ~ davoni Biktim artik l Es kann nicht ^ betont werden, daß
.. üzerinde ne kadar durulsa azdir. Schon mehr als ^l Yeter de artarl Faziasiyle käfi! Damit nicht ^. Yalmz bu kadaria kalsa
..; ts bu kadaria kalmadi. Hast du noch immer nicht ^? Daha kanmadm mi? ^ haben (von) bse gina getirmek; bsden bikmak; bse kamksamak; Jetzt ist es aber ~ mit dirl Ey, artik cok oluyorsun! Jetzt aber ~ des Scherzes, gehen wir an die Arbeit! $aka bertaraf (od. söyle dursun), isimize bakahm! ~1 Yetisirl Yeter! Artik bitti! naut. Abosal Bastal Agantal nicht ^ bekommen können (von) bse doymamak; doyum olmamak; nicht ^, daß er mich belästigt hat beni rahatsiz etmesi yetmiyormus gibi
GENUGTUN : German Turkish
l. (befriedigen) b-ni tatmin etm.
(entschädigen) b-ne tarziye vermek; sich in Lobsprüchen nicht ^ können pohpohlan veristirmek; ^ung/ l. (Zufriedenheit) memnuniyet
(Entschädigung) tarziye; ^ empfinden (über) bsden dolayi memnunluk hissetmek; ~ verlangen tarziye istemek; sich ^ verschaffen (für) bsden dolayi tarziye almak (od. verdirmek); ~ geben tarziye vermek
GENUS : German Turkish
n gr. cins
GENUß : German Turkish
m l. (Freude) lezzet, zevk, haz; agiz tadi
(Nutznießung) intifa
(von Vorteilen) istifade
(essen) yemek yeme
(Trinken) icme
(von Kaffee. Zigaretten usw.) rejim; ein wahrer ~ sonsuz zevk; übermäßiger ^- von Zigaretten und Kaffee fazia miktarda cigara ve kahve rejimi; j-m den ~ verderben zevkini bozmak; mit größtem ~ essen istahtan parmaklanni yemek; cenesini oynat-mak
mittel n münebbih 2reich hos. zevkii, enfes; cok lezzetli-scheinm^/ intifa senedi
sucht/
zevkperestlik; zevkusefa hirsi
(sexuelle) sehvetperestlik 9süchtig zevkperest. sehvetperest, F: sefa pezevengi
GENÖSSE : German Turkish
m l. arkadas
(Helfershelfer) hempa; suc ortagi
pol. yoldas; (-n pl.) l. jur. rüfeka, arkadaslar
(Mohammeds) sahabe
GENÜGE : German Turkish
f kifayet, yeterlik; elverecek miktar; ~ tun (od. leisten) l. (j-m) b-ni tatmin etm. bzw. b-ne tarziye vermek
(e-r S.) bsi ifa etm., bsi yerine getirmek; ^ finden (an) bsle yetinmek, iktifa etm., kanmak, kanaat etm.; zur ^ käfi derecede; yetecek kadar; doyasiya; ~n l. käfi gelmek, yet(is)mek, elvermek, idare etm.
(e-r Pflicht) yerine getirmek, ifa etm.; Das genügt! Yeter! Yetisirl sich ^ lassen (an) s. Genüge finden (an). ~nd l. käfi, yeter; yetecek kadar
(Zensur) orta
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani