Germany
GESTE : German Turkish
el kol hareketi; jest
GESTEHEN : German Turkish
itiraf, ikrar, tasdik, teslim etm.; Ich muß ^. Söy-lemeliyim; offen gestanden dogrusunu söylemek icin
GESTEHUNGSKOSTEN : German Turkish
pl. maliyet (od. alim) fiyati; mübayaa bedeli
GESTEIN : German Turkish
n külte. sahre
s.kunde / litoloji, petrografi, tas-bilim 2s.kundlich litolojik, petrografik
S.Spalte / geol. esik, fay
GESTELL : German Turkish
n l. (Dreifuß) sehpa, ücayak
(Bücher, Teller) rat
(Rahmen) cerceve
(e-s Fahrzeugs) sasi, duzen
(BetiQ) karyola
(Unterteil) ayaklik
(Gerippe) iskelet
GESTELLUNGSBEFEHL : German Turkish
m mit. siläh alti emri gestern dun; ^ abend (morgen) dun aksam (sabah); Ich bin auch nicht von ^. F Daha dünkü cocuk degilim kil Sakalimi degirmende agartmadim ki! gestiefelt cizmeli;
er Kaier (Märchenfigur) cizmeli kedi; ^ und gespornt fig. giyinip kusanmis, F alesta hazir gestielt sapli Gestik / el kol hareketlerinin mecmuu 2ulieren jestler yapmak
GESTIRN : German Turkish
n l. yildiz
(Sternbild) takirnylldiz 2t yildizh Gestöber n (Schnee^) kar yagmasi; (stärker): kar tipisi Gestöhne n pej. l. biteviye inleme
durmadan sizlanma
GESTOTTER : German Turkish
n kekeleme, pepeleme, peltiklik, kemkürn etme
GESTRAMPEL : German Turkish
n tepinip durma
GESTREIFT : German Turkish
cizgili, reye
GESTRENG : German Turkish
:
e Herren regieren nicht lange. (Seneca) Hizli saganak tez gecer. die drei
en Herren (l l.-
Mai) kocakan sogugu; berdelacuz
GESTRICHELT : German Turkish
(Linie, Feld) cizgili
GESTRIG : German Turkish
dünkü; am
en Tage dünkü günde; im Verlauf des
en Tages dun gündüzün
GESTRÄUCH : German Turkish
n calilik, fundalik
GESTRÜPP : German Turkish
n calilik, fundalik
GESTÄNDIG : German Turkish
: — sein sucunu itiraf etm. Qnis n itiraf, ikrar; ein ^ ablegen ikrara gelmek
GESTÄNGE : German Turkish
n techn. kol tertibati
GESTÜCKELT : German Turkish
parcalı
GESTÜHL : German Turkish
n sandalyelerin mecmuu
GESTÜT : German Turkish
n hara, depo
GESUCH : German Turkish
n l. istida, dilekce
(Bittschrift) arzuhal; ein ^ stellen (od. einreichen) dilekce vermek
GESUCHT : German Turkish
l. (Ware, Arzt usw.) cok aranilan; raubet gören; revacli
(gekünstelt) sunt, tekellüflü, calt, yapmacikli, zorlanmis. gayri tabil, maniyere 9heit / tasannu, suntlik, tekellüf, manyerizm
GESUDEL : German Turkish
n pej. l. pek cirkin ve okunmaz yazi; kargacik bur-gacik yazi
(Farbe) bulastirilmis boya
allg. sathtce görülen i§
GESUMM : German Turkish
(e) n l. (der Bienen) vizildayip durma
pej. kendi k-ne sarki söyleme
GESUND : German Turkish
l. sag(-lam), salim, sihhatli, esen
(heilsam) iyi, sifali, nafi
(kräftig) gürbüz
(Schlaf) derin. deliksiz
(Luft)temiz; ^ sein (P. ^sihhatte bulunmak; vollkommen
~ sein her türlü hastaliktan salim olm.; sihhati yerinde olm.; ^ und wohlbehalten sag salim; saghk selämetle; ^ und munter F: civi gibi; Bleiben Sie ^ und munter! (Ab schiedsgruß) $en ve esen kaiini ~ und kräftig tendürüst; ~ wie der Fisch im Wasser turp gibi; wieder ^ werden sifa (od. ifakat) bulmak; iyilesmek, iyi olm., sagalmak; l hastaliktan kalkmak; toparlanmak, onalmak; anadan dogmusa dönmek; ^machen F sifalandirmak, iyilestir-mek; s. a.
machen. Mit dieser Medizin wird kein Mensch ^. Bu iläcia iyi olunmaz.
er Menschenverstand sagduyu, akliselim, bonsans; Das ist ihm ganz ^l F spött. Oh olsuni Ettigini buldu. Aber sonst bist du ~? F iron. Aklini peynir ekmekle yemissini als ^ (aus dem Krankenhaus) entlassen taburcu etm
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani