Germany
GRÄMLICH : German Turkish
(verdrießlich) huysuz, keyifsiz; asik suratli; aksi; eksi cehreli
GRÄTE : German Turkish
alik kilcigi
GRÄTING : German Turkish
naut. izgara
GRÄTSCHBEINIG : German Turkish
apsak; apislan acik (hayvan) °e/api$ acma durumu; in die
^ geben apismak
en api§ acmak
Sprung m acik atlama 2stellung /; in der ~ apisik
GRÄULICH : German Turkish
l. seit. kirca; kül rengine calan
s. greulich
GRÄßLICH : German Turkish
l. müthis, korkunc, feci; tüyler ürpertici
(scheußlich) menfur, igrenc
F pek, cok; son derecede; ein
es Wetter cepel hava
GRÖBLICH : German Turkish
: ^ beleidigen agir surette tahkir etm.; sich ^ irren fena halde aldanmak; fahis bir hata yapmak
GRÖLEN : German Turkish
cirkin cirkin haykir(is)mak; bangir bangir bagirmak; nara atmak
GRÖNLAND : German Turkish
n.pr. Grönland
fahrer m balina avcisi
wal m zo. balina (baligi)
GRÖßE : German Turkish
l, büyüklük, irilik, cesamet
(Gestalt) boy, kämet, endam
(Format) ebat
(Umfang) cap, hacim, genis-lik, vüsat
(bei Schuhen usw.) numara; (bei Anzügen, Kleidern usw.) beden
(ErhabcnhLit) ululuk, yücelik, ulviyet, azamet
(Bedeutung) önem, ehemmiyet
(Schwere) agirlik, vahamct
(Persönlichkeit) tnninmis sahsivet; otorite sahibi
(Menge) kemiyet, nicelik
(Weite) bolluk
(Gottes) azamet(-i ilähiye), kemal
(des Wachstums) uzunluk; (un-)bekannte ^ bilin(me)dik, bilin(mey)en; beachtliche^ irilik; Es gibt neunzehn Sterne erster^. Ririnci kadirde ondokuz yildiz buhinur. Strümpfe ^ zehn on numara corap; in verschiedener ^ boy boy; in natürlicher ^ tabii cesamette (od. büyüklükte)
GRÖßENKLASSE : German Turkish
;
Ordnung/kadir
wähn m büyüklük iddiasi; megalomani 9wahnsinnig megaloman; ~ werden büyük-lükten (azametten) basi dönmek
GRÖßT : German Turkish
- en büyük; azamt; mit
er Geschwindigkeit azamt hizia
en.teils kismi azamt (azami); en büyük kismi; ekserisi, ekseriyetle, cogunlukla; Die Geschenke sind — Bücher. Hediyelerin en büyük kismi kitaptir.
möglich miimkün oldu^u kadar büyük; mümkün mertebe; mak-simal
GRÜBCHEN : German Turkish
n yanak (bzw. cene) cukuru; gamze
GRÜBELEI : German Turkish
l. hayaläta dalma
(Argwohn) vehim, iskil, süphe ^n l. zihnini kurcalamak; kill kirk yarmak; düsünüp tasinmak; evirip cevirmek; enginlere dalmak
(argwöhnisch) kuruntulariyle k-ni yemek
GRÜBLER : German Turkish
(in /) m l. kill kirk yaran
kuruntucu, evhamli, vesveseli
GRÜN : German Turkish
l. yesil
(frisch) taze
(Seite) sol;
er Mais sütlü misir;
es Holz yas odun; So man das tut am
en Holze, was will am dürren werden? (Bibel) Sünnlleri böyle olursa, di^erlerini var klyas eyle!
^s Obst ham (od. gök) yemis;
e Mandeln pl. cagia bademi;
er Junge henüz süt kokan genc; yumurtadan daha dun cikmis; tecrübesiz (od. toy) delikanli; Will der
e junge vielleicht auch schon mitreden? Yasi ne basi ne! Dagdan gelmis bagdakini ko-vuyor. die Qe Insel = Irland;
e Saat hasil;
e Bohnen pl. taze (od. yesil) fasulye;
er Tisch (dairelerdeki) müzakere masasi; vom
en Tisch aus entscheiden bir isin amelt cihetini ö^renmeden
«rf nazart bakimlara göre karar vermek; a.: yesil masa basinda karar vermek;/riscAes
es Blatt canfes gibi yaprak; ~ und gelb werden (vor Ärger, Neid usw.) (hiddetinden, hasedinden) yüzü saranp mo-rarmak; Mir wurde es ^ und blau (öd. gelb) vor den Augen. Gözlerim karardi. Basim döndü. j-n ^ und blau schlagen iyice pataklamak; morartmak;
m nicht ^ sein F b-ni cekememek;
es Licht geben (a.fig.) yesil isik yak-mak; auf e-n
en Zweig kommen (geschäftlich, finanziell) fig. bitini kanlandirmak; über den
en Klee loben tellemek pullamak; ya^layip ballamak 0 n \\. (Farbe) yesil renk
(der Natur) yesillik; bei Mutter ^ übernachten acikta yat-mak; dasselbe in ^ hemen hemen aym; die Dame in ^ yesiller giyinmis (od. yesilli) kadin
GRÜNALGEN : German Turkish
pl.bot. yesil suyosunları; yesil alklar
GRÜNANLAGE : German Turkish
f l. cimenlik
(zwischen zwei Fahrbahnen) refüj
GRÜNBEWACHSEN : German Turkish
yesilliklere bürünmüs olan
GRÜNBLAU : German Turkish
yesile kaçan (od. çalan) mavi; yesili oksayan mavi
GRÜNBUCH : German Turkish
n pol. yesil kitap
GRÜNDEIN : German Turkish
(Enten) su altinda yem aramak
GRÜNDEN : German Turkish
l. kurmak, tesis etm.
fig. (auf et.) bse dayandir-mak
s. grundieren; sich ^ (auf) bse istinat etm., dayan-mak; e-e Familie ^ ev acmak; Stille Wasser ^ tief. Spr. tnsanin söylemezinden suyun sarlamazindan korkulur. Spr
GRÜNDER : German Turkish
(in /) m müessis, kurucu, bani
aktie / H müessis hisse senedi
jähre pl.;
zeit /
1873 yillanndaki iktisadi gelisim
GRÜNDLICH : German Turkish
l. (genau) esasli, ince, tafsilätli, dipli, köklü, temelli; tarn tertip; hakkiyle
(P.) dikkatli, itinali, titiz
(radikal) cezrT, radikal
(Adv.) inceden inceye; esasli surette; büyük bir itina ile; (sehr) pek, cok, iyiden iyiye, adamakilli;
e Kenntnisse haben (in) bsde temelli bilgi sahibi olm.: Er hat es einmal, aber ^ gesagt. Bir söy-ledi ama, pir söyledi. Er hat es ihm ^ gegeben. Onu adamakilh tersledi. Qkeit / esaslihk, ciddiyet ^«ng m zo. dere kayasi; tatli su kayasi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani