Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
HÄUTEN : German Turkish

pöstekisini yüzmek; sich ^ l. derisi soyulmak
(Schlange) gömiek degistirmek

HÄUTIG : German Turkish

derili, zarlı;
es Labyrinth (im inneren Ohr) zar boşluk (od. labirent)

HÄßLICH : German Turkish

l. cirkin, bicimsiz, sekilsiz
(garstig) pek fena; kötü, herbat
(abstoßend) suratsiz; surat düskünü; mezmum, yergin, mekruh, menfur, gustosuz; V: kakanoz, saporya
(häßlich und lächerlich) mayrnun; ^ finden cirkin görmek; ^ wie die Nacht gudubet; yüzüne bakil-maz; cehennem surath; cehre zügürdü

HÖCHLICH : German Turkish

(-st) pek, cok, gayet, son derece(-de); sich ^ verwundern parmak »sirmak; hayrete düsmek

HÖCHST : German Turkish

(-) l. en yüksek
(größt-) en büyük; azami; (Adv.) son derece; in
er Erregung pürtelä?; Es ist
e Zeit. Kayb-edilecek vakit yok. Bicak kernige dayandi

HÖCHSTBELASTUNG : German Turkish

azami yük derecesi
betrag m azami meblag

HÖCHSTEIGENHÄNDIG : German Turkish

hum. kendi eliyle

HÖCHSTENS : German Turkish

azamt; en cok; olsa olsa; haydi haydi; kala kala; pek pek

HÖCHSTFORM : German Turkish

(Sport): in ^ en iyi formunda
geschwindig-kelt / azam? sürat; en son hiz
gewicht n azami agirhk
grenze / azami hat; H plafon

HÖCHSTLEISTUNG : German Turkish

en yüksek verim (güc, takat, randiman)
(Sport) a. rekor
maß n azami had °persönllch hum. bizzat kendisi
preis m narh; en yüksek (od. azami) fiyat; tavan fiyati;
e festsetzen narh koymak
stand m en yüksek seviye; rekor 2wahrscheinlich (Adv.) galip ihtimale göre; agiebi ihtimal; pek muhtemel olarak
wert m en yüksek deger; azami klymet
zahl/azami sayi

HÖCKER : German Turkish

m l. (des Kamels) horgüc
(Auswuchs) cikinti
(Buckel) kambur
(Beule) yumru
(Erdhügel) tümsek, tepe
(Knorpelbuckel bei Steinbutt) dü^me 2ig duz olmayan; cikintili, kamburlu; yamn yumru; yumrulu, tümsekli
kelch m bot. küfe cicegi
schwan m zo. sessiz kugu kusu

HÖFISCH : German Turkish

l. saraya müteallik
(fein, vornehm) saray adabina uygun
lieh nazik, nezaketli. terbiyeli;y-n ^ behandeln b-ne nezaket göstermek; Ist das etwa — zu nennen? Bu, nezakete sigar mi ?

HÖFLICHKEIT : German Turkish

nezaket, edep, ertem. terbiye; et. nur aus ^ tun yasak savmak; bsi yanm agizia yapmak; mit aller gebotenen ^ riayetkärane
s.besuch m nezaket ziyareti; j-m e-n ~ machen o.: b-ni arayip sormak
s.fonnel;
s.Tloskel / nezaket tabiri

HÖFLING : German Turkish

m saray adami; sarayii, musahip, nedim

HÖH : German Turkish

- vgl. Stw. hoch

HÖHE : German Turkish

l, yükseklik, irtifa
(über dem Meer) rakim, altitüt, yükselti
(An0) tepe
(Gipfel) zirve, tepebasi; fig. evcibalä
(von Tönen) incelik
(e-r Summe) miktar
(Erhabenheit) ulviyet. yücetik
(bei Meeresangaben) acik(-lar); Das ist doch die ^1 Üstüme iyilik saghk! Buna pes dogrusu! Bu kadan da artik fazia! auf der — l. (Sport) formunda
(geeignet) ise yarar
(der Zeit) asnn adami
(seines Glücks) saadetinin en yüksek derecesinde
(z. B. von Bakirköy) Bakirköy aciklannda; in gleicher ^ (mit) l.
.. ile aym hizada
flg. atbasi beraber; in geringer ^ alcaklarda; in die ^ steigen l. yükselmek
(Flugzeug) havalanmak; in die ~ schießen boya cekmek; boy atmak; gelismek; nesvünema bulmak; in die ^ gehen l. (Preise) yükselmek, firlamak
(steil) sarplas-mak
(Teig) kabarmak; in die ^ heben yukan kaldir-mak; in die — treiben (od. schrauben) (Preise) yükselt-mek. firlatmak; in die ^ kommen \\. adam sirasina gec-mek; sivrilmek
(Volk) itilä etm., yükselmek; in die ^ springen ziplamak; in ganzer ^ aufgerichtet dimdik

HÖHENFLOSSE : German Turkish

(am Flugzeug) muvazene kanadi; stabilizatör
flug m l. yüksekten ucma
ßg. yükseklik
kurort m dag kaplicalan
läge/(über dem Meer) yükselti, irtifa, altitüt
leitwerk n (Flugzeug) irtifa dümen tertibati
llnle / geogr. doruk cizgisi; hattibalä; tepeler hatti
luft / dag havasi
messer m yükseklikölcer, altimetre
rekord m irtifa rekoru
rüder n (Flugzeug) irtifa dümeni
sonne/
(natürliche) yüksek daglar günesi
(künstliche) ültra-viyole lambasi
Steuer n (Flugzeug) irtifa dümeni
unterschied m seviye farki
zug m tepeler (od. daglar) silsilesi

HÖHEPUNKT : German Turkish

m l. en yüksek nokta
astr. a) (Kulmination) müruru ulya; yücelim b) (Zenit) semtürreis, basucu
fig. tepe, zirve, evcibalä; mertebei kusva
Th. dügüm, doruk; seinen ~ erreichen son haddini bulmak; zirvesine ulasmak; A/s die Stimmung gerade ihren — erreichte... Egience tarn kivammi bulmusken...; au/dem ^ abbrechen tatli yerinde kesmek

HÖHER : German Turkish

s. Stw. hoch

HÖHLE : German Turkish

l, in, magara
spez. biol., med. bosluk, kovuk, oyuk
s. Höhlung; aus den
n treten (Augen) disan ugramak; sich in die ^ des Löwen begeben yanma salavatia vanhr adami görmege gitmek

HÖHLENFISCH : German Turkish

m zo. kör magara bahgi
forscher m speleolog; inbilimci
forschung / speleoloji; inbilim 9kundllch speleolojik, inbilimsel

HÖHLUNG : German Turkish

cukur, cevf, bosluk. oyukluk, oyum

HÖHNEN : German Turkish

-Ie alay, istihza etm., b-ni sarakaya almak

HÖHNISCH : German Turkish

müstehzi, istihfaf kär; alay edici; sarakaci, sara-kali

HÖKER : German Turkish

(in /) m manav, bahkci gibi kücük esnaf