Germany
IMPLIKATION : German Turkish
log. icerme, tazammun 9zieren icermek, tazammun etm. 9ziert altik, zimnl, icerik ~zite (Adv.) zimnen
IMPONDERABEL : German Turkish
tartiya gelmez; hesap olunamaz 9ilien pl. tartilamaz (od. hesap olunamaz) hal ve sartlar; hisst klymet
IMPONIEREN : German Turkish
-ne k-ni saydirmak; b-ne tesir etm.
d l. heybetli, mehabetli, empozan
(ansehnlich) gösterisli, kellifelli; enine boyuna; iriyari; sanh söhretli; boyu bosu yerinde; ahnn sahim
IMPORT : German Turkish
m ithal(-ät)
e/härteten gelme puro
eur m ithalätci
geschäft n ithalätcilik 9ieren ithal etm.
waren pl. it-hal(-ät) mallan
IMPOSANT : German Turkish
s. imponierend
IMPOTENT : German Turkish
l. innin
erkeklikten kesilmis; puluc, iktidarsiz ^z/ l. ananet
pulucluk; bei gevsekli^i; ademi iktidar; iktidarsizlik
ßg. kuvvetsizlik, kudretsizlik
IMPRAKTIKABEL : German Turkish
gayri kabili tatbik; uygulanamaz
IMPRESARIO : German Turkish
m emprezaryo
IMPRESSION : German Turkish
tahassüs, teessür, duygulanim, izlenim, em-presyon
ismus m empresyonizm; izlenimcilik
ist m; ^^st^sch empresyonist; izlenimci
IMPRIMATUR : German Turkish
n bonatire, basila
IMPRIMÉ : German Turkish
n emprime
IMPROMPTU : German Turkish
n Tnus. empromtü
IMPROVISATLON : German Turkish
l. mus. gezinti, taksim, do§a^(-lama), dogmaca, saniha, emprovizasyon
bedahet, irtical
77i. tuluat
ator m l. irticalci; irtical sahibi
(Schauspieler) tuluatci 2ieren l. mus. do^actan calmak; dogmaca (od. taksim) yapmak; gezinmek
emprovize etm.; irtical yapmak; hazirliksiz söylemek (bzw. yapmak)
Th. tuluat yapmak
pej. (zurechtschustern) uydurmak ~iert l. bilbedahe, irticalen
karihadan
pej. uydurma
IMPRÄGNIEREN : German Turkish
l. enjekte etm., F: iläclamak
(wasserdicht machen) emprenye etm., empermeablize etm
IMPULS : German Turkish
m l. iica, ictepi, tesvik
el. darbe 2iv tezcanli; ici dar; atligan, acar, atak, heyecanli; ates gibi; med., jur. empülsif
ivität / atliganlik, ataklik, ate§lilik, coskunluk, hararet; Er handelte mit unerwarteter ^. Arnavutlugu tuttu
IMSTANDE : German Turkish
: ^ sein (et. zu tun) l. (bsi yapma§a) muktedir olm., iktidan olm.; yapacak halde olm.
(wagen) bsi yapmaga kalkismak; nicht ^ sein (et. zu tun) l. hali olmamak; bsi yapmaktan äciz kalmak
kalkisamamak; soweit er dazu ^ ist disine göre
IN : German Turkish
(Präp. m. Akk. bzw. Dat.) l. icine;
e,
a;
ye,
ya; iciride;
de,
da
(innerhalb) zarfinda
(Art und Weise) ile; ~ einiger Entfernung biraz ileride; Ankara ~ Zahlen rakamlaria Ankara; ~ Uniform asker klyafetli; ~ Bettlerkleidung dilenci klyafetli; Er kommt ^ fünf Minuten. Bes dakikaya kadar gelir. ~ großer Eile alelacele; ^ Papiergeld bezahlen kägit ile ödemek; ~ ein Tier verwandeln bir hayvana tahvil etm.; ihm ins Gesicht hinein yüzüne karsi; Es geht jetzt ins zehnte Jahr^ daß
.. On sene oluyor ki
IN ABSENTIA : German Turkish
jur. glyaben
IN BETREFF : German Turkish
s. betreffs
IN CONTUMACIAM : German Turkish
jur. glyaben
IN CORPORE : German Turkish
hepsi birden; heyeti mecmuasiyle
IN DUBIO PRO REO : German Turkish
jur. Tereddüt halinde sanigin lehine gidilmelidir
IN EFFIGIE : German Turkish
glyaben teshir suretiyle
IN EXTENSO : German Turkish
l. (ausführlich) etrafhca; uzun uzadiya; bütün tafsilätiyle
(vollständig) tamamiyle, büsbütün, aynen
IN MEMORIAM : German Turkish
(b-nin, bsin) hatirasi olarak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani