Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
SCHLAGBAUM : German Turkish

-baum m baryer

SCHLAGBEREIT : German Turkish

^bereit l. mil. harekete hazır; militan
s. °fertig

SCHLAGBOLZEN : German Turkish

•bolzen m müsademe iğnesi

SCHLAGEN : German Turkish

l. vurmak, dövmek
(treffen) çarpmak, isabet etm.
(prügeln) b-ne kötek atmak, b-ni pataklamak
(Ohrfeige) tokat aşketmek
(Münzen) basmak, darp etmek
(Holz) ağaç kesmek
(besiegen) yenmek, mağlup etm.; (entscheidend) sındırmak
(e-e Schlacht) meydan savaşı vermek
(Alarm) silahbaşı horusu çalmak
(zu ßoden) yere sermek
(e-e ßrücke) köprü kurmak
(einwickeln) sarmak
(ans Kreuz) çarmiha germek
(das Kreuz) haç çıkarmak
(Wurzeln) kök salmak
(e-n Stein z. ß. im Schach) taş kırmak, almak
(e-n Kreis) pergelle daire resmetmek, çizmek
(Karten) fal açmak
(die Laute) ud çalmak
(in den Wind) bşe kulak asmamak
(in Fessein) zincire vurmak
(mit den Flügeln) kanatları çırpmak
(Herz) çarpmak; daraban etm.
(Puls) atmak
(Uhr) çalmak
(Pferd) çifte atmak
(Vogel) ötmek; dem çekmek; (Nachtigall) şakımak
(Nagel) çakmak, kakmak
(Eier) çalkamak
(leicht) çırpmak
naut. (Tauwerk) bükmek
(erregt um sich) çırpınmak, tepinmek, çabalanmak, debelenmek
(leicht m. e-r Gerte) çırpıştırmak
(Dame im Damenspiel) kesmek
(nach j-m) a) b-ne vurmağa çalışmak b) b-ne çekmek
(zum Ritter) şövalyeliğe yükseltmek;

SCHLAGEN (SICH) : German Turkish

sich ^ l. dövüşmek, vuruşmak
(sich duellieren) düello etm.
(auf j-s Seite) b-ne (od. bir tarata) katılmak; j-n krumm und lahm ^ F kolunu budunu kırmak; Es schlagt fünf. Saat beşi çalıyor. Das Herz schlug mir nur so. Kalbim küt küt atıyordu, sich den ßauch voli ^ F tıka basa kamım doyurmak; sich auf die Seite der Aufstandischen ^ ihtilalcilerin tarafım tutmak; auf den Tisch
masaya vurmak; sich et. aus dem Kopf ^ bşden vazgeçmek; Er schlagt aus allem und jedem Gewinn. Kehleden yağ çıkarmağa bakar. Cansız koyundan süt sağar. Spr.; Sie schlagt nach ihrer Mutter. (körperlich od. charakterlich) Kız anasına çekiyor, nach aupen ^ (Krankheit) dışarı vurmak; j-n (mit) et. über den Kopf^ bşi basma geçirmek; die Augen zu ßoden ^ gözlerim yere eğmek; ge-schlagen: sich ^ geben pes demek; e-e
e Stunde tam bir saat;
es Ei yumurta çalkantısı; e in
er Mann sein mahvolmuş bir adam olm

SCHLAGEND : German Turkish

-d: l. (überzeugend) ikna edici; (Antwort o.) müskit, şık
(entscheidend) kati, kesin
(treffend) göze çarpan; isabetli, vuruşlu
(beweiskraftig) ispat edici;
es Wetter (im ßergwerk) grizu

SCHLAGER : German Turkish

m l. muş. günün sarkışı; slager
(Ware) emsalsiz mal; çok revaçlı mal
(Zugstück) atraksiyon

SCHLAGERSANGER : German Turkish

(in /) m şarkıcı, kantocu

SCHLAGFERTIG : German Turkish

l. mil. muharebeye hazır
fiğ. tetik, hazırcevap
— sein tetik davranmak ^fe^tlgke^t / hazırcevaplık 9flu6 m va. s. Qanfall. 9holz n l. sopa, değnek, çomak
(beim Waschen) tokaç; çamaşır tokmağı; 2instrumem n muş. vurma çalgı; (zur Tempoangabe) tempolu saz 2kraft/ l. vuruş (od. çarpma) kuvveti
fiğ. tesir, mües-siriyet
mil. muharebe kudreti
kraftlg l. mil. çarpma kuvveti çok olan
(überzeugend) ikna edici; mukni; kanaat verici
(wirkungsvoll) tesirli 9Hcht n l. çok kuvvetle beliren ışık
(Malerei) eşape 9Hnie/ çırpı 91och n yolun çukurluk (od. çökük) yeri; e-e Strape voller Schlagiöcher bozuk kaldırımlı bir sokak ^mann m (beim Rudern) hamlacı ^netz n l. (tür Fischfang) iğrip ağı; kleineres) tarlakoz
(tür Vogelfang) kuş kapanı 2obers n (Ost.) s. Qsahne. ^^^ng m l. demir muşta
muş. mızrap, tezene, çalgıç ^sah^e / kremşanti(-yi) 9schwirl m
ırmak ötleğeni 2selte /;
^ haben a) (Schiff) yan yatmak b) (P.) sarhoş olm. 2stock m (bei dem Ksp. çelik çomak) çomak 2uhr / çalar saat ^wefk n saat çaları 2wetter(-ex-plosion /) n (im ßergwerk) grizu ^wort n slogan, parola 2zeile / manşet 9zeug n muş. vurmalar, batri 2zeuger m muş. baterist, batrici

SCHLAKS : German Turkish

m; ^^g uzun boylu ve biraz beceriksiz (delikanlı)

SCHLAMASSEL : German Turkish

m, n F karabaht, talihsizlik, müşkülat, aksilik, karmakarışıklık; Da haben wir den ~/ Jetzt sitzen wir schön im ^! Çattık belaya! öp babanın elinii Wie sollen wir jetzt aus dem ^ herauskommen? Ne halt eder ağanın beygiri ?

SCHLAMM : German Turkish

m çamur, balçık, salsal, mil
bad n çamur banyosu
bank / (an Flußmündungen) bar
beißer m s.
peitz-ker

SCHLAMMEN : German Turkish

l. çamurunu temizlemek (örf. taramak)
(aus-waschen) yıkamak

SCHLAMMFISCH : German Turkish

m zo. kel tumabalığı ^ig çamurlu, balçıklı, bataklık

SCHLAMMKRELDE : German Turkish

ispanya beyazı

SCHLAMMLAUFER : German Turkish

pl. zo. çamurkoşarları
peltzkermzo. balçık* yiyen
schnecke / zo. sivri tatlı su salyangozu

SCHLAMPE : German Turkish

l. F pasaklı kadın
Schi. kaldırım süpürgesi; sürtük °en l. üstünkörü iş görmek
(in Kleidung) paçası düşük olm.
er m l. baştan savma çalışan; ihmalkar
(in Kleidung) çapaçul, şapşal 9ig l. (Kleidung) mühmel, sünepe, sümsük; yırtık pırtık; mendebur
(nachiassig gemacht) kötü, fena, özensiz, düzensiz, intizamsız; üstünkörü; baştan savma
(P.) a) (in Kleidung) salpa, çapaçul, pasaklı, şapşal, hırpani, pis, derbeder; bol paça; eteği düşük b) (im Arbeiten) kayıtsız, tertipsiz, ihmalkar, sallapati, müseyyep
(z. ß. Venvaltung) rabıtasız, müzebzep;
e alte Frau çarşamba karışı
igkeit / özensizlik, rabıtasızlık; ^ bringt nichts Ordentliches zusiande. özensiz düzen olmaz

SCHLANGE : German Turkish

f }.
yılan, engerek; uzun hayvan
hist. s. Feld°
fiğ. (Frau) şirret kadın
(Papier2) serpantin
halkın sıra beklemek için art arda durarak meydana getirdiği dizi; kuyruk; e-e ^ om ßusen nahren fiğ. koynunda bir yılan beslemek; ^ stehen kuyruk yapmak (od. teşkil etm.)

SCHLANGENADLER : German Turkish

m
yılan kartalı 9ahnlich yılansı
anbeter m yılana tapan ^a^t^g yılan gibi; yılankavi; yılana benzer
beschwörer m yılan oynatan; yılancı
biß m yılan sok-ması
brüt f fiğ. yılan neslinden; hain soyu
fisch m (Marmara und Mittelmeer)
yılansı balık; kayışbalığı
frafi m F zıkkım; çiriş çanağı
gift n yılan zehiri
hals-vogel m
yılan kuşu
haut/ yılan gömleği
könig m (im Machen) şahmeran
leder n lazar
llnle / yılankavi çizgi; yılankavilik
mensen m yılan gibi eğrilip bükülen varyete cambazı
nadel / s. Seenadel.
stab m (der Medi-ziner) Eskülap asası
sterne pl.
yılanyildızları
tan-zerin/yılanlı dansöz
v/unfbot. zeravent; yılan (od. süt) kökü

SCHLANK : German Turkish

ince ve uzun boy^u; narin; fidan gibi; servirevan; sülün karınlı; kametli; ^ gebaut ince belli; ^ und fein-gliedrig tazı gibi; ^ werden tazılamak; kuru ve zayıf hale gelmek ^he^t/ incelik, zayıflık, narinlik 2heits.fana-tikerin / zayıflık meraklısı bayan 2heits.kur / zayıflama kürü
weg doğrudan doğruya; kapı yapmadan; serbestçe, pervasızca; sözünü esirgemeden; küstahça; tereddüt etmeden; açıktan açığa; franşman

SCHLAPP : German Turkish

i. s. schlaff
yorgun argın; yıpranmış bir halde (od. pelte halinde) bulunan;- sem fiğ. pösteki olm. °e f l. muvaffakıyetsizlik
mil. mağlubiyet, hezimet
(Ver-lust) ziyan, zarar, zayiat; e-e ^ einstecken miissen bir başarısızlığa uğramak
en l. (Hund) lap lap içmek
(Flüssigkeit in Gefaß) bıngıldamak
(P.) şıp şıp yürümek ^en m F ökçesiz ve arkalıksız terlik; şıpıtık 2hut m geniş kenarlı şapka
machen yorularak bir işi yarı yolda bırakmak; dama demek; F: hamurlaşmak 9ohr n l. (der Hunde) geniş sarkık kulak
fiğ. pısırık, lapacı; kaba soğan

SCHLARAFFENLAND : German Turkish

n (im Marchen) tembelhane
leben n aylak ve lüks hayatı

SCHLAU : German Turkish

l. kurnaz, açıkgöz, cingöz; V: bizden
(intelligent) zeyrek, zeki
(listig) hilekar, dessas; şeytana çarığı ters giydiren; tilki gibi
(raffiniert) çok bilmiş
(geschlckt) hünerli, marifetli; (Adv.) ustalıkla; aus e-r Sache nicht ^" werden bşi anlayamamak; So ^ wie du bin ich schon lange. Sen giderken ben geliyordum, cin
er Fuchs fiğ. eski kurt; kaçın kurası 2berger m F akıl kumkuması

SCHLAUCH : German Turkish

m l. (ßehalter) tulum, kırba
(Gummi9 usw.) hortum
(Fah^^ad^, Auto^ usw.) iç lastik
(der Wasser-pfeife) marpuç
fiğ. F (Strapaze) meşakkat; ağır iş; den ^ bedienen (Feuenvehrmann) hortum (od.^u) sıkmak
boot n tulum; lastik sandal; kelek ^en l. şelf. hortumdan geçirmek
çok yormak; b-nin pestilini çıkarmak
piize pl. bot. askomiçet
verschraubung / (Feuerwehr) hortum rakoru
wagen m hortumlu yangın söndürme arabası

SCHLAUFE : German Turkish

ilmik, göz, halka, düğüm