Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KİREMİTHANE : Turkish Turkish

kiremit yapılan, saklanan ve satılan yer

KİREMİTLİK : Turkish Turkish

yapının kiremitle örtülen çatı bölümü

KİREMİTRENGİ : Turkish Turkish

kahverengiye çalan kızıl kırmızı renk, kiremidin rengi

KİREMİTRENGİ : Turkish Turkish

u renkte olan

KIRGIN : Turkish Turkish

ir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan

KIRGIN : Turkish Turkish

toplu ölümlere neden olan bulaşıcı hastalık

KIRGINLIK : Turkish Turkish

kırgın olma durumu

KIRGINLIK : Turkish Turkish

vücutta hafif ağrı, kırıklık

KIRGIZ : Turkish Turkish

çoğunlukla sovyet sosyalist cumhuriyetleri birliği'nde, kırgızistan'da toplu durumda yaşayan, türk soyundan gelen bir halk ve bu halktan olan kimse

KIRGIZ : Turkish Turkish

kırgızlara özgü olan

KIRGIZCA : Turkish Turkish

kırgız dili

KİRİ KABARMAK : Turkish Turkish

nem, ısı gibi nedenlerle kir, üzerinde bulunduğu yüzeyden ayrılabilir duruma gelmek

KIRICI : Turkish Turkish

kırmak eylemini yapan

KIRICI : Turkish Turkish

kaba, sert, çevresindekileri inciten

KIRICI : Turkish Turkish

senet, tahvil, bono ve süresi gelmemiş alacaklarla ilgili alışveriş ya da işler yapan kimse ya da kuruluş

KIRICI : Turkish Turkish

ir şeyin gerektiği gibi gelişmesini, oluşmasını önleyici, engelleyici

KIRICI : Turkish Turkish

kırınım oluşturan

KIRICILIK : Turkish Turkish

kırıcı olma durumu, °huşunet

KIRICILIK : Turkish Turkish

işığı kırma özelliği

KIRIK : Turkish Turkish

kırılmış olan

KIRIK : Turkish Turkish

soyu karışık olan, °melez

KIRIK : Turkish Turkish

tam nota göre düşük olan (not)

KIRIK : Turkish Turkish

gücenmiş, üzgün

KIRIK : Turkish Turkish

kırılmış bir şeyden ayrılan parça

KIRIK : Turkish Turkish

kemiğin bir etkiyle kırılması