Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KIYAMETE KADAR : Turkish Turkish

dünya durdukça, uzun süre

KIYAMETE KALMAK : Turkish Turkish

ir sorunun çözülemeyeceğini anlatır

KIYAMETİ (KIYAMETLER YA DA KIYAMETLERİ) KOPARMAK : Turkish Turkish

ir şeye çok kızarak bağırıp çağırmak, feryat etmek; aşırı gürültülere, kargaşaya yol açmak

KİYANUS : Turkish Turkish

doğada serbest olarak bulunmayan fakat birçok cisimlerin bileşimine giren, karbon ve azottan oluşan bir gaz

KIYAS : Turkish Turkish

ir tutma, denk sayma

KIYAS : Turkish Turkish

karşılaştırma, oranlama

KIYAS : Turkish Turkish

enzetme yolu, örnekseme

KIYAS : Turkish Turkish

tasım

KIYAS KABUL ETMEZ : Turkish Turkish

iki şey arasındaki ayrımın çok fazla olduğunu belirtmek için kullanılır

KIYASEN : Turkish Turkish

kıyas edilerek, kıyas yoluyla

KIYASEN : Turkish Turkish

karşılaştırarak, oranlayarak

KIYASEN : Turkish Turkish

enzeterek

KİYASET, -Tİ : Turkish Turkish

akıllıca davranış, akıllılık

KIYASİ : Turkish Turkish

uygulama ve benzetmeyle elde edilen

KIYASİ : Turkish Turkish

kurala göre yapılmış, kurallı

KIYASIYA : Turkish Turkish

canını yakmak, öldürmek amacıyla

KIYASIYA : Turkish Turkish

çok şiddetli, °müthiş

KIYASLAMA : Turkish Turkish

kıyaslamak eylemi, °mukayese

KIYASLAMAK : Turkish Turkish

karşılaştırmak, oranlamak, örneksemek, °mukayese etmek

KIYASLANMA : Turkish Turkish

kıyaslanmak eylemi

KIYASLANMAK : Turkish Turkish

kıyaslamak eylemi yapılmak, karşılaştırılmak: ıstanbul hiçbir kentle kıyaslanamaz

KIYDIRILMA : Turkish Turkish

kıydırılmak eylemi

KIYDIRILMAK : Turkish Turkish

kıymak eylemi yaptırmak

KIYDIRMA : Turkish Turkish

kıydırmak eylemi

KIYDIRMAK : Turkish Turkish

kıymak eylemini yaptırmak