Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MÜCADELE : Turkish Turkish

herhangi bir amaca erişmek ya da bir kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi ya da topluluğun güçlü, sürekli çabası, savaşım: bağımsızlık mücadelesi. kadın hakları mücadelesi

MÜCADELE : Turkish Turkish

kötü sonuçlar doğurabilecek bir şeyi yenmek için sürdürülen eylemlerin tümü

MÜCADELE : Turkish Turkish

ireysel iradeye dayalı çaba

MÜCADELE : Turkish Turkish

hasmını yere sermek için göğüs göğüse yapılan çarpışma, eylem

MÜCADELE ETMEK : Turkish Turkish

uğraşmak, savaşmak, çatışmak: aids'le mücadele

MÜCADELE VERMEK : Turkish Turkish

savaşım vermek

MÜCADELECİ : Turkish Turkish

mücadele etmeyi seven, savaşımcı

MÜCAHİT : Turkish Turkish

kutsal ülküler uğruna savaşan (kimse)

MÜCAMAA : Turkish Turkish

cinsel ilişkide bulunma

MÜCAVİR : Turkish Turkish

komşu

MÜCAVİR : Turkish Turkish

kutsal bir yere çekilip oturan

MÜCAZAT, -TI : Turkish Turkish

ışlenen bir suçtan ötürü ceza verme

MÜCBİR : Turkish Turkish

zorlayan, zorlayıcı

MÜCBİR SEBEP : Turkish Turkish

herhangi bir kimse tarafından alınacak önlemlere karşın, önüne geçilmesi olanaksız, borcun yerine getirilmesine engel, borçlunun istenci dışında beklenmedik olaylar

MÜCEHHEZ : Turkish Turkish

donanmış

MÜCEHHEZ : Turkish Turkish

hazırlıklı, hazırlanmış

MÜCEHHEZ OLMAK : Turkish Turkish

taşımak, kendinde bulundurmak

MÜCELLA : Turkish Turkish

parlatılmış, parlak, cilalı

MÜCELLİT : Turkish Turkish

ciltçi

MÜCELLİTLİK : Turkish Turkish

ciltçilik

MÜCERREP : Turkish Turkish

denenmiş, sınanmış

MÜCERRET : Turkish Turkish

soyut

MÜCERRET : Turkish Turkish

yalın çıplak

MÜCERRET : Turkish Turkish

evlenmemiş, °bekâr

MÜCERRET : Turkish Turkish

yalın durum