Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖTE : Turkish Turkish

öbür yan

ÖTE : Turkish Turkish

(yer ya da zaman için) konuşana göre uzakta kalan

ÖTE : Turkish Turkish

daha fazla, çok

ÖTE : Turkish Turkish

ulunulan yere göre karşı yanda olan

ÖTE GÜN : Turkish Turkish

geçmiş, yakın günlerden birinde

ÖTEBERİ : Turkish Turkish

türlü, önemsiz, ufak tefek şeyler

ÖTEDE BERİDE : Turkish Turkish

çeşitli yerlerde, şurada burada

ÖTEDEN BERİ : Turkish Turkish

(zaman için) eskiden beri

ÖTEDEN BERİDEN : Turkish Turkish

çeşitli yerlerden ya da şeylerden, şundan bundan, şuradan buradan

ÖTEKİ BERİKİ : Turkish Turkish

olur olmaz kimseler, şu bu

ÖTEKİ, -Nİ : Turkish Turkish

ilinenden, sözü edilenden ayrı, öbür

ÖTEKİ, -Nİ : Turkish Turkish

sözü edilen ya da benzer iki nesneden önem ya da konum bakımından uzakta olan

ÖTEKİSİ : Turkish Turkish

ötede bulunan

OTEL : Turkish Turkish

yolcu ve gezmenlere geceleme olanağı sağlamak, bunun yanında yemek, eğlence gibi türlü hizmetleri sunmak ereğiyle kurulmuş işletme

OTELCİ : Turkish Turkish

otel sahibi kimse

OTELCİ : Turkish Turkish

otel işleten kimse

OTELCİLİK : Turkish Turkish

otel sahibi olma durumu

OTELCİLİK : Turkish Turkish

otel işletme işi

ÖTELEME, ÖTELENME : Turkish Turkish

ir cismin, bütün noktalarının eşit, koşut ve yöndeş yollar çizmesiyle beliren devinimi, °intikal

ÖTENAZİ : Turkish Turkish

acı çekmeden, eziyetsiz ölüm

ÖTENAZİ : Turkish Turkish

(onulmaz hastalık vb. gibi durumlarda) öldürme izni verme

ÖTESİ BERİSİ : Turkish Turkish

neyi varsa, tüm eşyaları

ÖTESİ BERİSİ : Turkish Turkish

çeşitli yerleri ya da şeyleri

ÖTESİ VAR MI? : Turkish Turkish

korkum yok, daha diyecek var mı?

ÖTESİNDE BERİSİNDE : Turkish Turkish

çeşitli, dağınık yerlerde