Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
REDDOLUNMA : Turkish Turkish

eddolunmak eylemi

REDDOLUNMAK : Turkish Turkish

kabul edilmemek, geri çevrilmek

REDİF : Turkish Turkish

son dönem osmanlı ordusunda, askerlik görevini bitirdikten sonra yedeğe ayrılan er

REDİF : Turkish Turkish

koşuklarda uyaktan sonra yinelenen aynı anlamdaki sözcük ya da ek, yedek

REDİNGOT, -TU : Turkish Turkish

arkası yırtmaçlı, etekleri uzun, çift sıra düğmeli, resmi erkek ceketi

REDOKS : Turkish Turkish

ir atom ya da molekülden ötekine bir ya da daha çok elektronların geçişi olayı

REDRESÖR : Turkish Turkish

doğrultmaç

REDÜKSİYON : Turkish Turkish

ındirgeme

REEL : Turkish Turkish

gerçek

REESKONT, -TU : Turkish Turkish

ir bankanın elinde bulundurduğu, ödeme sırası henüz gelmemiş senetleri bir başka bankaya ıskonta ettirmesi

REFAH : Turkish Turkish

olluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç

REFAKAT ETMEK : Turkish Turkish

eraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek

REFAKAT ETMEK : Turkish Turkish

eşlik etmek

REFAKAT, -Tİ : Turkish Turkish

arkadaşlık etme, birlikte bulunma

REFAKAT, -Tİ : Turkish Turkish

eşlik etme

REFAKATÇİ : Turkish Turkish

hastanelerde hastanın yanında kalan, hastaya yardımcı olan kimse

REFERANDUM : Turkish Turkish

halkoylaması

REFERANS : Turkish Turkish

ir kimsenin yararlığını, yeteneğini gösteren belge

REFETME : Turkish Turkish

efetmek eylemi

REFETMEK : Turkish Turkish

yukarı kaldırmak

REFETMEK : Turkish Turkish

ortadan kaldırmak, gidermek

REFİK, -KI : Turkish Turkish

arkadaş, dost

REFİK, -KI : Turkish Turkish

koca, eş, °zevç

REFİKA : Turkish Turkish

eş, karı, °zevce

REFLEKS : Turkish Turkish

dıştan gelen bir uyarım sonucu doğan, devinim, salgı gibi iç tepkilere yol açan istenç dışı sinir etkinliği, tepke, yansı