Turkish
HÂSİRÎN : Turkish Risale
(Hâsir. C.) Zarar görmüş olanlar, ziyana uğramış kimseler
HÂTEM : Turkish Risale
Mühür. Üzerinde yazı olan ve mühür yerine kullanılan yüzük. * Son. En son.(...Sath-ı arzda altı ay zarfında beşerin haşrini temsil eden o sayısız haşir ve neşirlerde görünen rububiyetin o tasarruf-u aziminde pek yüksek, büyük ve ince nakışlı bir hâtemi vardır. Mahlukatın icadında görünen şu intizamlar, suhuletler, sür'atler, imtiyazlar hep o hâtemin parıltısından meydana geliyorlar. Evet her bahar mevsiminde pek hakimane, basirane, kerimane faaliyetler başlar ve hârikulâde san'atlar yapılır. M.N.)
HÂTEM-ÜL ENBİYA : Turkish Risale
Peygamberlerin en sonuncusu Hz. Muhammed (A.S.M.)
HÂTEM-ÜL HÂTEM : Turkish Risale
Hz. Muhammed'in (A.S.M.) Tevrat'taki ismi
HÂTEM-ÜR RÜSÜL : Turkish Risale
Peygamberlerin sonuncusu, son resul, Hazret-i Muhammed (A.S.M.)
HÂTEM-İ MAHSUS : Turkish Risale
Hususi mühür. Bir kimseye âit damga, mühür
HÂTEM-İ SADARET : Turkish Risale
Padişahın sadrazamlarda bulunan mührü. Buna "hâtem-i vekâlet", "hâtem-i şerif" veya "mühr-i hümayun" da denilirdi. İlk zamanlar yüzük şeklinde idi ve parmağa takılırdı. Sonraları zincire bağlı olarak sadrazamlar, boyunlarına asarlardı. Bundan ayrılmak, vazifeden azledilmek demek olduğu için; mühürü hamamda bile boyunlarında taşıyan sadrazamlar vardı. (O.T.D.S.)
HÂTUN-U KIYAMET : Turkish Risale
Hz. Peygamberimizin (A.S.M.) kızı Hz. Fatıma'ya mecaz yoluyla söylenen bir tabirdir
HÂZI' : Turkish Risale
(Huzu. dan) Alçak gönüllü, mütevâzi olan
HÂZIK : Turkish Risale
Mehâretli, işinin ehli, mütehassıs. (Bak: Hazâkat)
HÂZIK-I MÜTEDEYYİN : Turkish Risale
Dindar ve iyi mütehassıs. (Dindar ve iyi mütehassıs doktor için söylenir)
HÂZIM : Turkish Risale
İhtiyatlı, akıllı, işinde gözü açık olan
HÂZIMÂNE : Turkish Risale
İhtiyatlı davranan adama yakışır şekilde
HÂZIÂNE : Turkish Risale
Mütevâzi olarak, alçak gönüllülükle
HÂŞÂ : Turkish Risale
Aslâ. Kat'iyyen. Öyle değil. Allah korusun...(mânasına söylenir.)
HÂŞİAN : Turkish Risale
Tevazu ve mahviyetle. Alçakgönüllülük göstererek
HÂŞİANE : Turkish Risale
f. Hâşi' olarak
HÂŞİR : Turkish Risale
Haşreden, toplayan. Cem'eden. * Hz. Peygamber'in (A.S.M.) bir ismi. Haşir meydanında bütün insanlar mübarek izlerinde haşr olup toplanacaklarından Delâil-i Hayrat'ta bu isimle mezkurdur. (Bak: Haşr)
HÎC : Turkish Risale
Deveyi azarlama ve zecir sesi
HÎCA : Turkish Risale
(Bak: Heycâ)
HÎK : Turkish Risale
Tulum.HİK $ (Heykal-Heykam)
Devekuşunun erkeği. * İnce uzun
HÎKÇE : Turkish Risale
f. Küçük tulum
HÎME : Turkish Risale
f. Kütük, odun, kereste
HÎN : Turkish Risale
An, zaman, vakit. Sıra. Çağ. * Kıyamet
HÎN-İ HACETTE : Turkish Risale
Lüzumlu zamanında, ihtiyaç olduğu vakit
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani