Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HÎN-İ HÂCET : Turkish Risale

İhtiyaca göre, ihtiyaç vakti

HÎN-İ SEFER : Turkish Risale

Yolculuk. * Ölüm zamanı. Sefer zamanı

HÎNA : Turkish Risale

f. Şarkı söyleme

HÎNA Kİ : Turkish Risale

Vakta ki, ne zaman ki

HÎNE : Turkish Risale

Bir vakit

HÎNEN : Turkish Risale

Zamanca, vakta, vakitçe, zaman olarak

HÎNEİZİN : Turkish Risale

(Zaman zarfı) o zaman, o sıra

HÎRE : Turkish Risale

(Bak: Hıyre)

HÎS : Turkish Risale

Ürkmek. * Kaçmak, firar

HÎT : Turkish Risale

Devekuşu sürüsü

HÎTAN : Turkish Risale

(Hâit. C.) Duvarlar. Mânialar, hâiller, engeller. * Avlular

HÎZ : Turkish Risale

f. Yükselme. * Hislenerek coşma. * Dalga

HÎZAB-ENGİZ : Turkish Risale

f. Dalga kaldıran

HÎZAN : Turkish Risale

f. Kalkan, sıçrayan. * Bitlis vilâyetine bağlı bir kaza ismi

HÎZEM : Turkish Risale

f. Yakacak odun. Yakıt olarak kullanılan odun

HÎZEMKEŞ : Turkish Risale

f. Odun yaran veya taşıyan köylü

HÎZENDE : Turkish Risale

f. Sıçrayıcı, fırlayıcı

HÎŞ : Turkish Risale

(C.: Hişân) f. Akraba. Aynı soydan olan

HÎŞAN : Turkish Risale

(Hîş. C.) f. Akrabalar. Aynı sülâleden olanlar

HÎŞAVEND : Turkish Risale

f. Akraba, soysop

HÎŞAVENDÂN : Turkish Risale

(Hîşâvend. C.) f. Akrabalar, soysoplar

HÎŞTEN : Turkish Risale

f. Kendi

HÎŞTENDAR : Turkish Risale

f. Kendine iyi bakan, sağlığını koruyan

HÖDÜK : Turkish Risale

Kaba, nezaketsiz. Gabi, acemi, vurdumduymaz

HÖL : Turkish Risale

Yaşlık, nem, rutubet