Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FIRSAT BEKLEMEK ( YA DA ARAMAK) : Turkish Turkish

en uygun koşulu kollamak

FIRSAT BU FIRSAT : Turkish Turkish

yararlanılacak en uygun zaman

FIRSAT BULMAK : Turkish Turkish

uygun, elverişli zaman bulmak

FIRSAT DÜŞKÜNÜ : Turkish Turkish

kötülük yapmak için her fırsattan yararlanan

FIRSAT DÜŞMEK ( YA DA ÇIKMAK) : Turkish Turkish

ir olanağa kavuşmak

FIRSAT KOLLAMAK ( YA DA GÖZLEMEK) : Turkish Turkish

uygun bir zaman ya da bir durum beklemek

FIRSAT VERMEK : Turkish Turkish

ir işi yapmak için uygun, elverişli koşulu sağlamak

FIRSAT YOKSULU : Turkish Turkish

eline fırsat geçmediği için zararsız gibi görünen

FIRSAT, -TI : Turkish Turkish

uygun zaman, uygun durum ya da koşul, °vesile

FIRSATÇI : Turkish Turkish

fırsatları iyi değerlendiren, fırsat kollayan, °oportünist

FIRSATÇILIK : Turkish Turkish

fırsatçı olma durumu, °oportünizm

FIRSATI GANİMET BİLMEK : Turkish Turkish

çıkan fırsattan en iyi biçimde yararlanmak

FIRSATI KAÇIRMAMAK : Turkish Turkish

elverişli durumdan yararlanmak

FIRSATINI DÜŞÜRMEK : Turkish Turkish

kolayını bulmak

FIRSATTAN İSTİFADE ETMEK : Turkish Turkish

ele geçirilen olanaktan en iyi biçimde yararlanmak

FIRT : Turkish Turkish

ir solukta ya da bir yudumda içilebilecek miktarda sigara ya da içki

FIRT FIRT : Turkish Turkish

sürekli olarak, ikide bir

FIRTINA : Turkish Turkish

yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr

FIRTINA : Turkish Turkish

u rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma

FIRTINA : Turkish Turkish

güç atlatılan kötü durum

FIRTINA : Turkish Turkish

karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık; sıkıntı

FIRTINA ÇIKMAK : Turkish Turkish

sert rüzgâr esmeye başlamak

FIRTINA GİBİ : Turkish Turkish

hızla, birdenbire

FIRTINA GİBİ : Turkish Turkish

telaşlı, aceleci

FIRTINA KOPMAK ( YA DA PATLAMAK) : Turkish Turkish

şiddetli fırtına çıkmak