Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
FIŞKIRMAK : Turkish Turkish

gaz ya da sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak

FIŞKIRMAK : Turkish Turkish

(bitkiler için) toplu halde, gür olarak yetişmek

FIŞKIRMAK : Turkish Turkish

ir şey bir yerde bol bol görülmek

FIŞKIRTI : Turkish Turkish

fışkıran bir şeyin çıkardığı ses

FIŞKIRTICI : Turkish Turkish

elli hızla devinen bir akışkan yardımıyla, başka bir akışkanın boşalmasını sağlayan aygıt, °ejektör

FIŞKIRTMAK : Turkish Turkish

sıvıya bir basınç uygulayarak fırlamasını sağlamak

FIŞKIRTMAK : Turkish Turkish

fışkırmasını sağlamak

FISKIYE : Turkish Turkish

havuzda suyu yukarıya doğru, türlü biçimlerde fışkırtan ağızlık, fışkırık

FISKIYELİ : Turkish Turkish

fıskiyesi olan

FİSKOS : Turkish Turkish

aşkalarının duyamayacağı biçimde gizli ve alçak sesle konuşma

FİSKOS ETMEK : Turkish Turkish

aşkalarının bulunduğu yerde birkaç kişi gizlice, alçak sesle konuşmak

FİSKOS TAKIMI : Turkish Turkish

iki kişilik mobilya grubu

FISLAMA : Turkish Turkish

fıslamak eylemi

FISLAMAK : Turkish Turkish

- fısıldamak

FISLAMAK : Turkish Turkish

gizlice haber vermek

FIŞLAMAK : Turkish Turkish

fıkramak

FİSLEME : Turkish Turkish

fislemek eylemi

FİŞLEMEK : Turkish Turkish

(bir bilgiyi) fiş üzerine yazmak

FİŞLEMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi izlenmesi gerekenler listesine almak, kayıtlara geçirmek

FİŞLENMEK : Turkish Turkish

fişe geçirilmek, fişe yazılmak

FİŞLENMEK : Turkish Turkish

emniyette dosyası bulunmak

FİŞLİ : Turkish Turkish

fişe yazılmış olan

FİŞLİ : Turkish Turkish

emniyette kaydı bulunan (kimse)

FİŞLİK : Turkish Turkish

fiş koymaya yarar yer ya da kutu

FİŞLİK : Turkish Turkish

fiş olmaya ya da fiş yapılmaya uygun olan