Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
HAYALET, -Tİ : Turkish Turkish

gerçekte var olmadığı halde varmış gibi görünen şey, görüntü

HAYALET, -Tİ : Turkish Turkish

elli belirsiz görülen şey, gölge

HAYALET, -Tİ : Turkish Turkish

çok zayıf, solgun kimse

HAYALHANE : Turkish Turkish

karagöz oynatılan yer

HAYALHANE : Turkish Turkish

hayal kurma yeteneği

HAYALİ : Turkish Turkish

hayal niteliğinde ya da hayal ürünü olan, düşsel, imgesel

HAYALİ : Turkish Turkish

gerçek olmayan

HAYALİ : Turkish Turkish

karagöz oynatan kimse, hayalci, karagözcü

HAYALİ FENER : Turkish Turkish

- hayalifener

HAYÂLI, S. : Turkish Turkish

utangaç, sıkılgan

HAYALİFENER : Turkish Turkish

esimli camları olan ve bu resimleri duvara yansıtan fenere benzer araç

HAYALİFENER : Turkish Turkish

çok zayıf olanlar için şaka yollu kullanılır

HAYALİFENERE DÖNMEK : Turkish Turkish

çok zayıflamak, sıskalaşmak

HAYALİNDEN GEÇİRMEK : Turkish Turkish

olmasını istemek, düşünmek

HAYALPEREST, -Tİ : Turkish Turkish

sürekli hayal kuran, hep hayal peşinde koşan (kimse), hayalci, düşçü

HAYÂSIZ : Turkish Turkish

utanması olmayan, sıkılmayan

HAYÂSIZCA : Turkish Turkish

hâyasız (olarak), hayâsız (davranarak)

HAYÂSIZLIK : Turkish Turkish

utanmazlık, sıkılmazlık

HAYAT ADAMI : Turkish Turkish

zamana kolayca uyan, her türlü güçlüğü yenmesini bilen kimse

HAYAT ARKADAŞI : Turkish Turkish

eş, karı kocadan her biri

HAYAT DOLU : Turkish Turkish

yaşama isteği çok olan, neşeli, canlı

HAYAT GEÇİRMEK : Turkish Turkish

yaşamak, varlığını sürdürmek

HAYAT KADINI : Turkish Turkish

kazanç için cinsel ilişkide bulunan kadın, orospu, °fahişe

HAYAT MEMAT : Turkish Turkish

- ölüm kalım meselesi

HAYAT MEMAT MESELESİ : Turkish Turkish

- ölüm kalım meselesi