Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
DURAKLI : Turkish Turkish

hep aynı yerde kalan, hep aynı yerde yinelenen

DURAKLI DALGA : Turkish Turkish

ütün noktaları aynı anda, zıt ve aynı fazlı titreşimler yapan dalga, kararlı dalga

DURAKSAMA : Turkish Turkish

duraksamak eylemi, °tereddüt

DURAKSAMAK : Turkish Turkish

ne yapmak ya da ne demek gerektiğini kestiremeyerek duraklamak, ikirciklenmek, tereddüt etmek

DURAKSAMALI : Turkish Turkish

duraksayan, tereddütlü

DURAKSAMASIZ : Turkish Turkish

duraksaması olmayan, tereddütsüz

DURAKSAYIŞ : Turkish Turkish

duraksamak eylemi ya da biçimi

DURAL : Turkish Turkish

hep bir durumda ve hiç değişmeden kalan

DURALAMA : Turkish Turkish

duralamak eylemi

DURALAMAK : Turkish Turkish

duraklamak

DURALAYIŞ : Turkish Turkish

duralamak eylemi ya da biçimi

DURALLIK : Turkish Turkish

dural olma durumu

DÜRBÜN : Turkish Turkish

uzaktaki cisimlerin görüntülerini büyütmeye ya da yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik aygıt, ırakgörür

DÜRBÜNLÜ : Turkish Turkish

dürbünü olan

DURDUĞU YERDE 1) : Turkish Turkish

hiçbir emek harcamadan

DURDUĞU YERDE 1) : Turkish Turkish

gereği yokken

DURDUĞU YERDE 1) : Turkish Turkish

hiçbir emek harcamadan

DURDUĞU YERDE 1) : Turkish Turkish

gereği yokken

DURDUĞU YERDE 1) : Turkish Turkish

hiçbir emek harcamadan

DURDUĞU YERDE 1) : Turkish Turkish

gereği yokken

DURDUĞU YERDE 1) : Turkish Turkish

hiçbir emek harcamadan

DURDUĞU YERDE 1) : Turkish Turkish

gereği yokken

DURDURMAK : Turkish Turkish

durmasını sağlamak

DURDURUCU : Turkish Turkish

demiryollarında kör bir yolun sonunda bulunan, bu yola yaklaşabilecek demiryolu taşıtlarını durdurmaya yarayan yapay engel

DURDURULMAK : Turkish Turkish

durdurmak eylemi yapılmak